Page 80 - My FlipBook
P. 80
görülmemiĢ bir deli misiniz? Karımı buradan gönderdiniz. Eski zaman sihirbazları
gibi kurtuluĢ tılsımları vaa-dettiniz. Halbuki siz misilsiz derecede vahĢi bir
yalancı, vahĢi bir masalcı, vahĢi bir deli olabilirsiniz! Karımı gönderdiğiniz
iyi oldu. Ama siz de çıkın bu evden; içinde bir dakika yalnız kalmak istediğim
bu evden! (Bütün sesiyle) Size evimden gidin diyorum!
SALĠH — (Küçülür, büzülür, bükülür.) Gideyim. Artık ben de onu istiyorum.
Sevgili kızıma "Allaha ısmarladık" diyeyim de baĢımı alıp gideyim!"
(Salih döner, Yusuf arkasından, dimdik bakar. Salih yürür, soldan çıkar. Salih
kapıyı kapar kapamaz Yusuf zıplar, sağ tarafa koĢar, elektrik düğmesini çevirir.
Abajurlar söner. GeniĢ pencerelerde, bütün güzelliği ile baĢlayan Ģafak; ve
camileri, minareleriyle., Kadıköy kıyılarından görünen Ġstanbul... Yusuf
döner, sol tarafa doğru yürür, sola bakan koltuğa oturur. Gözleri yere değer,
yerde tabancayı görür, sağ eliyle alır. Tabancayı yerden kaldırırken gözü yerde
çocuğun kazağına iliĢir. Elinde tabanca, bir an donar, bir daha eğilir, sol
eliyle kazağı alır, sağ elinde tabanca, küçücük kazağı koltuğun sol yanma
dayayıp üstüne kapanır. Sessiz hıçkı-
246
rıklarla ağlamağa baĢlar. Tam o anda müthiĢlerin müthiĢi bir hâdise sol
taraftaki odadan Ģangır Ģungur bir gürültü.. Sanki küçük odanın içinde billurdan
yüz katlı bir ev devrilmiĢtir. Yusuf koltuktan fırlar. Gözleri hep sol tarafta,
tabancayı küçük masanın üstüne bırakır. Yine sol taraftan, bütün gırtlağı kâğıt
gibi yırtan bir kadın çığlığı.. Yusuf sola koĢar, kapıyı açar, bir ân bakıp
içeriye dalar. Kapı açık kalır. Bir lâhza sessizlik ve hareketsizlik...) ĠÇERDEN
YUSUF'UN SESĠ — Pamuklar nerede? Çabuk!
MACĠDENĠN SESĠ — ġu gözde! Aç!
(KoĢar gibi bir iki ayak darbesi... Sessizlik...)
ĠÇERDEN YUSUF'UN SESĠ — Dur, avizeyi çekeyim!
(Billur Ģangırtalan.. Sessizlik...) ĠÇERDEN MACiDETSflN SESĠ — Aman Alla-hım!
Kalkıyor!
(Birkaç saniye derin sessizlik... Haddehaneli Salih, baĢında koskocaman ve
kanlar içinde bir pamuk külçesi, Ģakaklarının hizasından iki eliyle pamuğu
tutmuĢ, ceketsiz ve kravatsız, beyaz gömleği birçok yerinden yırtılmıĢ,
gömleğinin sağ omuz baĢında gittikçe büyüyen bir kan dalgası, soldan görünür.
Arkasından periĢan, sırtında güzel bir elbise, Madde... Sonra Yusuf...
Macide'yle Yusuf
247
iÜ
oo
SALĠH — Galiba Sülün Ahmet'le Semra geldi... Bakmayın hallerine! Ġkisi de çok
mert çocuktur.
(Sağdan ĢimĢek gibi Semra çıkar. Üstünde aynı tuvalet ve sırtında arjante bir
kap... Ar kasında, klüpteki kılığı ile Sülün Ahmet ve Madde... Semra bir an
durur., sonra koĢa koĢa Salih'e yaklaĢır, yine mıhlanır, kalır. Salih'in çenesi
atıyor.)
SEMRA — (Kendini kaybetmiĢ) Haddehaneli Salih, kalk! (Sülün Ahmet ve Madde
yaklaĢırlar. Salih' in arkasına geçerler. Salih'in dudakları kıpırdar.)
SALĠH — (Hep boĢluğa bakıyor.) Haddehaneli Salih kalkamaz. Bir kere yatınca bir
daha kalkmaz! Çocuklar hoĢ geldiniz! Dinleyin beni!
(Herkes Salih'in üzerine eğilir.) SALĠH — Ġçerdeki avize baĢıma düĢtü ve ben
öldüm! Kaza eseri.. Ġnanın! Buna Ģahitsiniz! Eğer kusur ederseniz Kıyamette iki
elim yakanızda ol-
(Semra hıçkırmaya baĢlar. Salih'de sönme alâmetleri...)
SALĠH — ġu, ayaklarımda ağlayan çocuk da benim oğlum Yusuf.. Onu üç gün evvel
tanıdım ve kabul ettim. Buna da Ģahitsiniz. HoĢ, o avukattır, size anlatır.
(Yusuf birden baĢını kaldırır. Yalnız arkadan görünür.)
sun...
250
YUSUF
(Yırtılan bir sesle) Baba! Baba! en sana demedin mı, güneĢ dog- kurtarır
diye... Daha güneĢ tam
bir tonla) Salih, sen ole-