Page 76 - My FlipBook
P. 76
(Ġkinci perdedekinin aynı)
i/zırttt j/cı uvv.___
(Macide, ön plândaki koltuklardan birinde, yüzü sağdaki kapıya doğru, sırtında
aynı robdöĢambr, çocuğuna beyaz bir kazak örmekle meĢgul... Bütün abajurlar
yanmakta... Penceredeki manzara çok silik ve ıĢıklar pek seyrek... Macide,
elinde sarkan minicik kazağın iĢini bitirir, son düğümü atar, yün ipliği
kucağındaki büyücek bir makasla keser, sonra kazağı, koltuğun kol dayanacak
yerine serer. Yünlerle ĢiĢleri ve makası da onun yanına koyar, vücudunu koltuğun
arkasına verir, gözlerini kapar ve öylece kalır. Sert bir zil sesi.. Kapı
çalınıyor. Macide yerinden fırlar, sağa koĢar, çıkar.... Geçen birkaç saniye...
Sağdan, her zamanki ceketini giymiĢ boyunbağını takmıĢ, Haddehaneli Salih
gelir. Salih yürür, çocuk kazağım taĢıyan koltuğun yanma gelir. Kazağı iki
eliyle tutup uzatır, uzaktan seyreder. Arkasından, bir hayalet gibi sokulan
Macide... Salih, kazağı; koltuğun oturacak yerine bırakıp Macide'ye döner..)
SALĠH — Bütün parasını kaybetti! MACĠDE — Biliyordum!
233
SALĠH — Nerede buldu otuz bin liradan fazla parayı?
MACĠDE — (Birden elleriyle yanaklarını kavrar, ayak parmaklarının ucunda
yükselir.) Otuz bin lira mı kaybetti?
SALĠH — Otuz iki bin lira...
MACĠDE — Bittik! Namusumuz da bitti!
SALĠH — (Gayet korkunç) Niçin?
MACĠDE — Demek bana yalan söyledi. Parayı bugün tahsil etmiĢ!..
SALĠH — Ne parası?
MACĠDE — Samiye Hanımefendinin parası.. Ġhtiyar kadının Hukuk Mahkemesinde otuz
bin liralık bir dâvasını kazandı. SatıĢ muamelesini bitirmek üzereydi. Bana
parayı tahsil edeceğini söyledi.
SALĠH — (Hırıldar gibi) ĠĢte Ģimdi hastalık, ilâçsız!
MACĠDE — (Heyecanı artıyor) Bu gece siz gelmeden, evin halısını verdi bir
adama.. Üç bin lira aldı. Demek cebinde ayrıca otuz bin lira varmıĢ... Üç bini
kaybettikten sonra artık namusa da paydos, öyle mi! (ÇılgınlaĢır) Hatırıma da
gelmedi değil... "Sakın parayı almıĢ olmayasm; sen bir yabancının emanet
parasıyla da oynarsın!" dedim ona...
SALĠH — (Dalgın, düĢünceli, korkunç) Bu pisliği ölüm de temizleyemez!
MACĠDE — (Kendinden geçiyor.) Hiçbir Ģey temizleyemez! Onu Barodan kovarlar.
Emniyeti suiistimalden hapishaneyi boylar. Dillere destan oluruz. Bir avukatın
marifetleri diye, gazeteler birer karıĢ harflerle yazarlar ismimizi... (Çığlık
sesi ile) Ya ben ne olurum, ya çocuğum ne olur?
234
(Macide, ayakta, bir deli tauriyle susar. Salih'in yüzü pıhtılaĢmıĢ.. Salih
koltuğun üzerindeki çocuk kazağını alır, yere atar, koltuğa çöker. Gözleri hep
Macide'de..)
SALĠH — Bana birĢey söyle, birĢey söyle ki, insanoğlunun elinden gelmesin
isterse; amma birĢey söyle... Ben onu yapayım.
MACĠDE — Hemen otuz bin lirayı bulup bu sabah, nihayet öbür gün, nihayet daha
öbür gün kadına teslim etmekten baĢka hiçbir çare yok.
SALĠH — (Ġhtiyarsızca sağ taraftaki makası eline alır, Macide'ye doğru tutar.)
Nasıl bulalım!
MACĠDE — Hiçbir Ģey bilmiyorum!
SALĠH — (Makası yerine koyar.) Bütün kötülüğü bana ait, cinayet, hırsızlık,
rezalet, bir çare?
MACĠDE — (Ġlerler) Nerede kaldı bu adam? Hâlâ kulüpte mi?
SALĠH — Çıktı. Benden evvel çıktı,. Belki herĢeyi kurtaracaktım. Fakat çıktı,
baĢını aldı, kaçtı... Giderken de "ben artık ölmeliyim!" diye bağırdı. Beni de
sürükledi peĢinden.. Ġzine bile rastlıyamadım.
MACĠDE — Öyle ise nerede kaldı? Niçin hâlâ gelmedi evine? Yoksa?..
SALĠH — (Elini kaldırır.) Yok yok kendisine birĢey yapmıĢ olamaz. Ben Yusufta o
gözü görmüyorum!
MACĠDE — Böyle söylemeyin! Oğlunuzu daha dün tanıdmz! O çocuk kadar içinden
dertli, i-çinden belâlı, içini dıĢına çıkaramıyan, yaptıkları ile duydukları
birbirine zıt, hiç kimse yoktur. Böyle bir hâl karĢısında ya çıldırır, ya ölür.