Page 76 - ŞamataPlus Magazin Sayı 22
P. 76
Köşe Yazısı
BİR MARMARİS
HiKAYESi
1928’lu yılında Sivas Sağlık Mek-
tebinden mezun olan, bir film
artisti kadar yakışıklı amcam
Nabi Karabenli, aynı yıl Aydın
iline tayin edilir. Altı ay Aydın’da
görev yaptıktan sonra Milas’a ta-
yin olur, sonra da 1929 yılında 12
köye hekim manasına gelen mü-
tabip olarak olarak Marmaris’e
tayin olur. Marmaris’e yerleştikten
bir müddet sonra da askerden
yeni dönen küçük amcam Şahap
Karabenli’yi bu mini mini dünya- Güven Karabenli
lar tatlısı kasabaya getirir.
O yıllarda nüfusu birkaç yüz kişiyi geçme- uzanan pırıl pırıl bir deniz, minik rengarenk
yen Marmaris’te her iki amcam çalışkanlıkla- tekneler, arkamızda Köyceğiz Gölü, yemye-
rı ve sağlam kişilikleri sayesinde Marmaris- şil çam ormanları ile kaplı katmer katmer
lilerin gözbebeği olurlar. Nabi Amcam kısa tepeler, Gökova Körfezi bir Allah’ın cen-
zamanda hemen hemen her şeyden yoksun netiydi. Koca burunlu otobüsümüz ancak
bu bölgede önce sıtmaya ve diğer kronik bir vasıtanın sığabileceği daracık toprak
hastalıklara karşı dağıttığı sınırlı ilaçlar, yap- yoldan her virajda iki manevra ile Sakar’dan
tığı sünnetler, küçük cerrahi müdahaleler, inerken, bir taraftan korkuyor, bir taraftan
iğneler, aşıların yanı sıra bazen yaya, bazen da korktuğumu bile fark edemiyordum.
at sırtında herkesin yardımına koştuğundan Gördüklerim o kadar güzeldi ki. Yavaş yavaş
bir efsane haline gelir. belki yarım saatte Gökova’ya indik. Bu arada
ben konuşulanlardan hiçbir şey anlamıyor
İşte Karabenli ailesinin Marmaris’le tanışma- şaşkın şaşkın konuşulanları dinliyordum.
sı. Böyle olmuştur. Nabi Amcama sağlığın-
da, Marmaris’in 1930 lu yıllarda nasıl bir yer Gökova’da verilen kısa bir moladan sonra
olduğunu, neler hissettiğini sordum. “Bak Marmaris’e devam ettik. Sakar’ın tepesin-
oğlum” diye başladı.” Marmaris’e tayinin çıktı den bakınca bir ip gibi gözüken, o harikula-
dediler bir kamyonla Milas’tan Muğla’ya, de dev okaliptüs ağaçlarının bir tünel haline
oradan da başka bir kamyonla Marmaris’e getirdiği yoldan geçip, mis gibi kokan çam
devam ettik. Yüreğimiz ağzımızda Sakar’dan ormanlarının arasından sayamadığım bir
Gökova’ya indik. Kamyon çamura sapla- dolu virajdan sonra” İşte Marmaris” yazısının
nınca diğer yolcularla kan ter içerisinde Amcam Nabi Karabenli ve Atları arkasından Marmaris göründü.
kamyonu çamurdan çıkardık. Gökova’dan biri küçük. Artık çaresizlikten öylece idare “İşte Marmaris” yazısı herhalde Marmaris’le
sonra yol olmadığından, Marmaris’e kadar ettim. Büyük olanı normal giydim. Küçük iftihar eden, gurur duyan insanlar tarafın-
yürüdük. olanın ise arkasına bastım. Kaymakamı dan konulmuş bir yazıydı. Hakikaten işte
görmeye her gittiğimde küçük ayakkabıya Marmaris’ti. Yemyeşil ormanlarla çevrilmiş,
Marmaris’te o zamanlar da ne bir otel ne bir ayağımı zorla soktuğumdan topalladım masmavi bir içdeniz, tam karşıda herkesi
lokanta vardı. Derken bir han bulabildim. Kaymakam da “ Bula bula bu topalı mı bu- yanıltan yalancı boğaz, yanında Keçi Adası,
Çamur içindeki ayakkabılarımı yıkarken bir lup göndermişler” diye düşünmüş meğerse. Cennet Adası, biraz ileride Marmaris boğazı,
de baktım ki ayakkabılarımın altları çamura Sonra durumu anlayınca, güldü güldü, her kademesi ayrı renk, ve ayrı ışıklı tepeler,
saplanıp Gökova’da kalmış. Marmaris’te gözlerinden yaş geldi. çatıları kırmızı kiremitli Rum evleri, portakal,
ayakkabıcı ne gezer. Ertesi gün de kayma- limon, zeytin, incir, nar ağaçları, mor begon-
kamı görüp geldiğimi bildirmem lazım. Al- Marmaris’e ilk defa 1963 senesinde baba- viller, rengarenk zakkumlar, palmiyeler, bir
lah’tan hancı Kaymakamı görmeye giderken mın vefatından sonra geldim ve hayran cennetti Marmaris.
bana ayakkabılarını ödünç verdi. Sonra da oldum. Allah’ım o ne güzellikti! Sakar’dan
Muğla’ya bir çift ayakkabı ısmarladım. Bir aşağıya baktığımda gördüğüm manzara O yıllar da Radyolar Ankara ve İstanbul’u
hafta sonra ayakkabılar geldi, biri büyük, tam bir harikaydı. Önümüzde millerce çekmediğinden, devamlı Rodos’tan gelen
74 Kasım 2017