Page 10 - Efsane
P. 10
Başımı salladım. "Haftada bir gece demiştik, hatırladın mı? Haftada bir gece
onları kontrol etmeme izin ver."
"Evet. Bu hafta her gece onları kontrol etmeye geldin zaten."
"Sadece iyi olduklarından emin olmak istiyorum."
"Peki ya, hastalanırsan?"
"Şansımı deneyeceğim. Ayrıca benimle gelmek zorunda da değilsin. Alta’da
durup gelmemi bekleyebilirdin."
Tess omuz silkti. "Birinin sana göz kulak olması lazım." Benden iki yaş küçük
olmasına rağmen bazen bana bakabilecek kadar olgun biri gibi konuşuyordu.
Askerler evimize doğru yaklaşırken sessizlik içinde izledik. Bir evin önünde her
durduklarında, bir asker kapıyı vururken diğer bir tanesi de hemen yanında silahı
çekilmiş halde beklerdi. Eğer on saniye içinde kapı açılmazsa ilk asker kapıyı
tekmeyle açardı.
İçeri aceleyle girmelerinden sonra onları göremedim ama işin raconunu
biliyordum: Bir asker ailedeki herkesten kan örneği alır, daha sonra örnekleri
elindeki okuyucuya sokarak veba bulunup bulunmadığını kontrol ederdi. Bu
işlem on dakika sürerdi.
Askerlerin durduğu yer ile ailemin bulunduğu yer arasındaki evleri saydım.
Akıbetlerini görmeden önce bir saat daha beklemem gerekiyordu.
Sokağın diğer ucundan bir çığlık yankılandı. Hemen gözlerimi sesin geldiği yere
çevirdim, ellerim ise kınında duran bıçağa yapıştı. Tess nefesini tuttu.
Bir veba kurbanıydı. Durumu aylardır kötüye gidiyor olmalıydı çünkü kadının
derisi çatlamış ve her yerinden kanlar akıyordu. Askerlerin bunu önceki
taramalarda nasıl gözden kaçırdıklarını merak ediyordum. Bir süre için yönünü
bilmeden sendeledi, sonra ileri atıldı ama ayağı takılıp dizlerinin üzerine düştü.
Askerlere döndüm. Kadını görmüşlerdi. Silahını çeken asker, kadına yaklaştı,
diğer on bir tanesi ise olduğu yerde bekleyerek izlemeye devam etti. Tek bir
veba kurbanı pek tehdit sayılmazdı. Asker silahını doğrultup nişan aldı. Bir
kıvılcım yağmuru hasta kadını yuttu.
Kadın yere yığıldı ve bir daha da hareket etmedi. Asker, grubunun yanına geri