Page 29 - Türk Yurdu 387. sayı Kasım 2019(web için-kapaklı)
P. 29

“ - Yaralıyım.                        olarak düşünmek gerekir: Öldürülen masum siviller,
                                                          bütün vahşetiyle devam eden savaş ve bozuk
                    - Bana ne?                            bir saat. Yaşamın sembolüdür saat. Ama tıpkı II.
                                                          Dünya Savaşı’nın bozduğu, alt üst ettiği hayat gibi
                    - Kaçamıyorum.
                                                          o da bozulmuştur. Bu bozuk saatin tamir edilmesi
                    - Ben seni kaçıramam.                 insanlığın  kurtuluşu,  ölümün  sıradanlığının  ortadan
                                                          kalkması anlamını taşımaktadır.
                    - Yaralıyım dedim.                       Savaş Polonya’sında Polonya halkı Alman işgal
                                                          kuvvetlerine “haydut ve katil” nazarıyla bakmaktadır.
                    - Ne istiyorsun?
                                                          Yurdunu Kaybeden Adam romanının kadın kahramanı
                    - Kimsem yok.                         Marya, Alman askerlerine karşı duyduğu öfkeyi dile
                                                          getirirken adeta Polonya’nın sesi olur:
                    - Daha iyi. Geride öksüz kalmaz.
                                                             “Sizler, o üniformalarınızla, imdada koşmak
                                                          için değil, ölüm yağdırmak içinsiniz. Sırtınızdaki
                    - Haklısın. Geride öksüz kalmaz.
                                                          o üniforma, dünya durdukça bütün insanlığın
                    - Geliyorlar. Öleceksin.              zihninden silinmeyecek,  nefretle  anılacak.  Sizden
                                                          yardım dilemedim. Yardım, insanlardan dilenilir. Biz
                    - Evet. Kaç artık.                    insanız diyebilecek yüz var mı sizde? Çıkın evimden!
                                                          Defolun!.. Siz… Siz… İnsan kanıyla sarhoş olanlar!
                    - Allah rahmet etsin sana.” (Dağcı, 1991: 17)  Defolun!” (Dağcı, 1989: 73)
              Bu  kısa  ve  duygudan  arındırılmış  ifadeler  iki   Almanlardan nefret etmenin yanı sıra onlarla
           çaresiz insanın ağzından çıkmıştır. Teresa Yahudileri   yakınlık kuran Polonyalılar da vardır. Savaş ortamı
           savaşın sorumlusu olarak gördüğü için değil,   içinde  temel  ihtiyaç  maddeleri  bulunmaz olmuştur.
           yaklaşmakta  olan  Alman  askerlerinin  korkusuyla   Almanlar, Polonyalılara piyasada bulunmayan ihtiyaç
           yardım  edememiştir  Aron’a.  Ölümün  kendisi  için   maddelerini satarlar ancak Almanlardan mal alanlar
           kaçınılmazlığını anlayan Aron da hiç olmazsa   çevrenin son derece sert tepkisiyle karşılaşırlar. Örnek
           Teresa’nın ölmemesi için kaçmasını istemiştir. Burada   olarak Ölüm ve Korku Günleri’nde Alman askerinden
           artık savaş ortamında etnik, millî ya da sosyal kimliğin,   sabun  alan  Teresa’nın  annesi,  alışverişe  şahit  olan
           karşısındakini düşman olarak görmenin ötesinde   Polonyalılardan dayak yer. Almanların gittiği eğlence
           bir durum, son derece insanî bir sahne vardır. Söz   yerlerini işletenler kendi  vatandaşlarının  saldırısına
           konusu olan bu insanî taraf, iki insandan hiç olmazsa   uğrarlar.  Halkın  içinde  “Alman  ambarlarından
           birinin sağ kalmasıdır. Teresa uzaklaşırken Yahudi   çalınma battaniyelerin altında” uyuyanlar vardır.
           ona adını söyler; ardından öldürülür:          Alman askerleri, Polonya halkına sattıkları mallardan

              “Yüzü beyazdı. Bembeyazdı. Bir damla kan    kazandıkları parayı ya Polonya lokantalarına ya da
           kalmamıştı yüzünde. Mavi gözlerinin içinde dünyayı   Polonyalı  kadınlara  harcar.  Daha  önce böylesine
           ve hayatı tanımaya başlayan bir çocuğun gözlerindeki  para kazanamamış olan Polonyalı fahişeler için savaş
           gülümseyiş vardı… Tüfekler patladı. Yahudi sol bacağını  yılları “bereketli yıllar”dır.
           uzattı. Uzattı, uzattı. Sonra yavaş yavaş titreyen   Almanlarla ticari temas hâlinde olan bir başka
           bacağını  altına  topladı,  toparlandı,  bir  kedi  gibi   grup, Polonya Yer Altı Gizli Teşkilatıdır. Polonya’yı
           büzüldü. Bacağı titrerken ensesini sımsıkı kavramış eli   Alman işgalinden kurtarma mücadelesi veren bir
           birdenbire gevşeyip yüzüne kaydı.” (Dağcı, 1991: 17)    teşkilatın düşmanla böyle bir ilişkiye girmesi ilk
              Ölmeden önce söylenen isim Teresa’nın aklından  bakışta garip görünmektedir. Ancak bu ticarî bağın
           hiç silinmeyecektir. Genç kadının bir insanı ölümden  amacı Gizli Teşkilata silah sağlamaktır. Paplawski adlı
           kurtaramamanın azabını, yaşadığı sürece hissedeceği  bir teşkilat üyesi, içinde sadece birkaç sigara paketi ve
           ortadadır. Aron’un ölümü Teresa’ya acı ve çaresizlik  gazoz şişesi olan bir dükkân işletir. Bu dükkân aslında
           hissettirirken bir başka Polonyalı bu ölüm karşısında  paravandır. Paplawski borsa telalığı yapar, Almanların
           aynı duyguları paylaşmaz. Savaş Varşova’sında ölüm  borsada oynamasını sağlar. Parası olmayan Alman
           o kadar sıradanlaşmıştır ki Aron’un öldürüldüğünü  askerlerinden para yerine aldığı silahları yer altına
           duyan Karbonski adlı Polonyalı, bozuk saati için  gönderir. Onunla alışverişe katılan Almanlar durumun
           usta bir tamirci bulmayı az evvel öldürülen bir  farkında olmalarına rağmen ses çıkarmazlar. Ancak
           insan için üzülmekten daha önemli bulur. Ölüm  günün birinde Almanlar dükkânı kurşunlar ve orada
           ile hayat arasındaki tezat bu sahnede de çok canlı  bulunan beş kişiyi öldürürler. Bunun sebebi silahların
           verilmiştir. Karbonski’nin bozuk saatini bir sembol  Polonya Yer Altı Teşkilatına gönderilmesi değil

                                                                                                 27
   24   25   26   27   28   29   30   31   32   33   34