Page 168 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 168
letme gücüne rağmen ne denli çaresiz olduğunu da gördüler.
“Neden katledilmişlerdi?”, “Neden teslim olmamışlardı?..”
Bu sorular, aynı günün gecesi saat 01.30’da TV haber bül-
teninde katliama dair ilk açıklama yayınlandığında tüm Tür-
kiye’de sorulur oldu.
TC tarihinde belki ilk defa, tüm halkın gözleri önünde, gü-
pegündüz, devletin ölüm mangaları, operasyon düzenledikleri
üç işyeri ve bir evde bulunan herkesi ölü olarak ele geçirmişti.
İktidar, kendi yasalarını, hukuk kurallarını bir yana iterek bun-
dan böyle adeta terörün tek geçerli “yasa” olacağını ilan et-
mişti. “Bizim düzenimize karşı çıkanlar her şeye katlanmaya
hazır olmalıdır” mesajı veriliyordu. Emperyalizmle işbirliğine,
kapitalist sömürüye, zulme ve yoksulluğa bayrak açanlar, ada-
let isteyenler, hak-hukuk diyenler ve en önemlisi de, tüm dün-
yada “Sosyalizm öldü” çığlıklarının atıldığı bir dönemde hala
halkların kurtuluşundan söz edenler, sosyalizm için savaştığını
söyleyenler, bundan böyle yeni katliamlara, işkencelere, zin-
danlara hazır olsun deniyordu.
10 yoldaşımızın İstanbul’da, iki yoldaşımızın Ankara’da
katledilmesi, oligarşiye ve emperyalizme karşı sürdürdüğümüz
20 küsur yıllık savaşta, uğradığımız ilk katliam değildir. Biz Kı-
zıldere’de, idam sehpalarında, işkencehanelerde, zindanlarda,
sokaklarda evlerde, dağlarda defalarca öldük. Ve istisnasız her
seferinde, tüm iletişim araçları kullanılarak “çökerttik”, “yok
ettik”, “büyük darbe vurduk” propagandası yapılarak halk kit-
lelerinin güvensizliğe düşürülmesi, umutlarının tüketilmesi
amaçlandı.
Ama başaramadılar!
Her darbe sonrası mücadele eskiyi aşarak ilerledi.
Zulme ve işkencelere direnen, cinayet ve katliamlara
168