Page 268 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 268
Ölecek, öldüreceklerdi. Direniş ve savaş çizgisiyle oligar-
şinin tüm hesaplarına daha baştan aşılmaz bir barikat örüle-
cekti. Öyle çatıştı Ümraniye tutsakları. DHKP-C tutsak
savaşçıları Abdülmecit SEÇKİN, Rıza BOYBAŞ ve Orhan ÖZEN
bu çarpışmalarda şehit düştüler. Onlarca tutsak ağır yara-
landı.(*)
Ümraniye’deki “Yoldaşlar Hücum” Komutu, Tüm Ha-
pishanelerde ve Dışarıda Yankılanıyor…
Ümraniye’de başlayan direniş tüm hapishanelere yayıldı.
Katliam duyulur duyulmaz birçok hapishanede rehin alma ey-
lemleri, barikat direnişleri başlatıldı. Özgür tutsakların göğüs
göğüse çatışmadaki ve kazanmak noktasındaki inancı, tüm ha-
pishanelerde gösteriliyordu. Düşman özgür tutsağı teslim ala-
mazdı.
Direniş dışarıda da sahiplenilmiş halkın öfkesi sokaklara
taşmıştı. Mahallelerde kurulan barikatlar ve yakılan ateşler
düşmanı köşeye sıkıştırmış ve korkusunu büyütmüştür.
Ümraniye direnişi, dışarıyla içerinin bütünleşmesi-aynı-
laşmasıydı. Her Parti-Cepheli bulunduğu mevziyi savaş alanına
çevirmekle görevlidir. Tutsaklık koşullarında da, dışarıda da bu
görev yerine getirilmelidir. Gelenekler yaşatılmalı, düşman geri
püskürtülmelidir. Ümraniye direnişi bu bakış açısıyla içeride ve
dışarıdaki direnişle adım adım zafere yürümüştür. Özgür tut-
saklar tüm olanaksızlıklarına, dört duvara rağmen dışarıyla-
içeriyi aynılaştırmış, çatışma kültürünü hayata geçirmişti. Bu
teslim olmama geleneğinin bir sonucudur. Bu zafere yürüme
kararlılığının, devrim inancının, iktidar bilincinin bir sonucu-
dur. Direnişi güçlendiren de, ülke topraklarına yayan da bu bi-
linçti. 4 Ocak 1996 Ümraniye direnişi düşmanın hapishaneler
politikasının iflası olmuştur.
268

