Page 273 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 273

lığı görmüş, onun verdiği mesajı almıştı. Ölünecek, ama teslim

                  olunmayacaktı. Ölünecek, ama devlet güçlerinin saldırısı boşa
                  çıkarılacaktı. Halil’in kazandırdığı zamanla çatışmaya hazırla-

                  nan silah sesleri gecikmedi. Korkunun yerini cesaret, paniğin

                  yerini soğukkanlılık ve atılganlık almıştı. Bütün savaşçılar Ko-
                  mutan Kemal Askeri’nin talimatıyla harekete geçmişlerdi. Ve

                  yeni gelenekler, yeni değerler yaratmaya başlamışlardı. Ça-
                  tışma sürdükçe her mevzide kahramanlıklar yaratılıyordu.


                         Müfreze komutanlarından Yalçın Çakmak da yanındaki
                  yoldaşlarını mevzilendiriyor, konuşuyor, rahat-sakin davranış-

                  larıyla onlara güven veriyordu. Bir elinde yeni sarılı sigarasını
                  içiyor, bir elinde kleşiyle aşağıyukarı koşturuyordu. Çıplak bir

                  derenin içindeydiler. Askerler üstteki tepeyi de almışlardı. Yal-

                  çın, tepeyi almaya giden yoldaşları olduğu için rahattı. Ne var
                  ki, oraya giden Ali Çelik, Murat Er, Tuncay Kahraman gider

                  gitmez kuşatmanın içine girmiş, kahramanca vuruşup şehit
                  düşmüşlerdi. Vatan o gün, Emirgan Deresi olmuştu. Her karış

                  toprak, her taş, her bir meşe ağacı savunuluyordu. Binlerce

                  asker, şaşırmış, dört bir yandan ölüm kusuyorlardı.

                         Tepe askerin eline geçmişti. Yalçın’ın olduğu yere yağmur
                  gibi kurşun yağıyordu. Bu yoğunluk altında, O, yine yoldaşla-

                  rının arasında oradan oraya koşup, savaşçılarını mevzilendiri-

                  yordu. Bir ara olduğu yere oturdu. Elini başına götürdü. O an
                  genç yoldaşlarından biri, “Komutan Yoldaş yaralandım” dedi.

                  O’nun cevabı, “bir şey olmaz, bak ben de vuruldum” oldu. Ölüm

                  sıradanlaşmıştı. Aldığı yaraya rağmen yine en önde çatışmayı
                  yönetti. Savaşın en kızgın anında, ikinci kurşunu alarak şehit

                  düştü. Yalçın, çatışmanın içinde, sanki arazide çay kaynatıyor,
                  yürüyüş kolunda yürüyor, köyler de sohbet ediyor, yoldaşlarına

                  eğitim çalışması veriyor gibi rahat ve doğal davranıyordu.
                  Ölümü yenmiş, yere çalmıştı. Sanki oturmuş, yoldaşlarına4




                                                                                                  273
   268   269   270   271   272   273   274   275   276   277   278