Page 263 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 263

“Ama garip olan, komutanı öfkelendiren o ki, her anonstan sonra,

                  içerdekiler koro halinde ıslık çalıyorlardı.”
                         Şu Dersim’in dağlarını söylüyorlardı hep bir ağızdan.

                         Şu Dersim’in dağları vay le le vay

                         Şu Dersim’in dağları vay

                         Yiğitlerin odağı vay le le vay

                         Yiğitlerin odağı vay
                         Erkan da içlerindeydi. Erkan Akçalı… Bu parçayı en güzel

                  o söylerdi. Şimdi gerillaların hepsinden bir başka güzellik katı-
                  lıyordu bu türküye… Kemal Askeri’nin, Arapoğlu’nun, Nihat,

                  Ahmet, Murat, Mikail, Mehmet Ali ve Erkan’ın, Kürt ve Türk
                  gerillaların sesi vardı bu türküde. Hüsniye, Gülseren, Şenay
                  erkek yoldaşlarının sesine katmışlardı seslerini… Bu türkü sus-

                  mazdı da, yenilmezdi de.

                         Onları teslim alamazlardı. Onları yenemezlerdi. Onlar
                  Mahirlerin, Cevahirlerin, Ulaşların, Niyazilerin, Saboların so-
                  yundan geliyordu.

                         Ve işte… bayrak Çaytaşı’ndaydı şimdi. Gerillanın direni-

                  şinde dalgalanıyordu. Gerillalardan biri evin penceresine bay-
                  rağı asarak geri çekildi.

                         Bayrak, Dersim’in Hozat ilçesine bağlı bu ücra köyde dal-
                  galanıyordu şimdi. Bayraklarının altında çarpışmayı sürdürü-

                  yorlardı. Sloganları, marşları, pencereyi açıp astıkları
                  bayraklarıyla düşmanı daha orada yenmiştiler. Düşmanın

                  bomba ve kurşunlarına kurşun ve bombalarla cevap verdiler.
                  Çatışma uzadıkça düşman generali çıldırmaya, gerillaların cü-
                  reti, kararlılığı karşısında çaresizleşmeye başladı.

                         Evleri yakılıp yıkılan ve açlığa, hastalıklara terkedilen

                  küçük çocukların gerilla abileri, ablalarıydılar. Evinden alınıp
                  bir tarlada kurşuna dizilen yaşlı köylülerin gözlerindeki hınç-
                  tılar…

                         Çatışma sürerken, düşman subaylarından biri “Korkma-




                                                                                                  263
   258   259   260   261   262   263   264   265   266   267   268