Page 262 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 262
Güne durmuştu gece vay le le vay
Canlar pusuya düşünce
Yırtılıyordu sessizlik le le vay
Gerillanın mermisiyle
Düşman korkuyordu onlardan. Bir avuçtular, hele ki o an
onları kuşatan güçle kıyaslandığında askeri açıdan korkunç bir
dengesizlik söz konusuydu, ama onları korkutacak kadar inan-
çlı, cesur, ve atılgandılar. Onlar Halk Kurtuluş Savaşçılarıydılar.
Çatışma başladı. Düşman generali gerillaları onursuzca
bir teslimiyete ikna etmek için köy muhtarını göndermek is-
tedi. Ancak gerillaları tanıyan muhtar bu onursuz görevi kabul
etmedi.
Eve bombalar düşmeye başladığında, Mehmet Ali elinde
silahı ateş ederken askerlerin üzerine yürümeye başladı… vu-
rulup düşene kadar üç askeri saf dışı bıraktı. 4 Mayıs’ta Ayten
ile Serpil’in şehit düştüğü çatışmada kuşatmayı benzer bir ha-
reketiyle önlemişti; askerin önünü yakın mesafeden kesmiş, iki
müfrezenin kuşatma tamamlanmadan çekilmesini sağlamıştı.
Düşman ordusunun başında adı hiç unutulmayacak bir
katil, Kürdistan celladı Korgeneral Hasan Kundakçı vardı. Yüz-
lerce gerillanın katledilmesinden, köylerin yakılmasından, kat-
liamlardan sorumlu olan bu katil, Çaytaşı’ndaki bu operasyonu
bizzat yönetip, emirler veriyordu.
Çatışma sürüyordu. Kanlarının son damlasına kadar ça-
tışacaklardı. Evden sloganlar, marşlar yükseliyordu. Kemal As-
keri belki birkaç dakika sonra şehit düşeceğini bilmesine
rağmen köylülere sesleniyor, “Devrimci Halk Kurtuluş Cephesine
katılın” diyordu onlara. Devrimci propaganda ateş altında meş-
ruluğu anlatıyordu. Askerlere “Halka karşı savaşmayın, halkın
kanını dökmeyin” diyordu.
Milliyet Gazetesinden Celalettin Çetin de askerin gölge-
sinde çatışmayı izleyenler arasındaydı. Tanık olduğu bu çatış-
manın o anlarını daha sonra gazetesinde şöyle anlatacaktı:
262

