Page 202 - Olasılıksız
P. 202

fikri olup olmadığını çok merak etti.
                    Bir saat içinde Kozlov, Nava'nın istediği silahlarla çıkageldi. Vanın arkasına binerken Nava planı
               bir kere daha gözden geçirdi, Caine’in sayesinde  bilgileri eksiksizdi. Planlar, personel bilgileri, giriş
               kodları, güvenlik profilleri -hepsi elindeydi.
                    Tek bir  sorun vardı: Bu en az dört ajanın birlikte girişmesi gereken  bir işti; ama Nava tek
               başınaydı ve yaralıydı. Gerçi  Nikolaev'ln 'özel doktoru'  Dr. Lukin kadınla çok ilgilenmişti.  Şu anda
               dünyayı avuçlayıp kaldırabileceğini, maratonu koşabileceğini, Olimpik dekatlonda rekor kırabileceğini
               düşünüyordu, ama her yükselişin bir düşüşü vardı.
                    Ayrıca, Nava'ya bir doping testi yapsalar  şu anda bünyesinde bir mangaya yetecek kadar ilaç
               olduğunu saptayacaklardı.

                                                               ▲


                    Su Caine’i delirtiyordu. Alnının üstüne bir damla daha düştü. Eğer belli aralıklarla düşseydi bu
               kadar rahatsız olmazdı herhalde; ama rastgele damlaması adamı deli ediyordu.
                    Kulaklıklar da öyle. Sol kulağındakinde sürekli kanal değişiyordu. Beş saniye bir şarkı çalıyordu,
               sonra statik duyuyordu, sonra bir şarkı daha, sonra yine statik... Diğer kulaklıktan da basit bir melodi
               duyuluyordu, bu  zaten işkence gibiydi, ama bir  de ses yükselip alçalıyordu. Bir anda  kulak zarı
               patlayacak gibi oluyordu, sonra da sessizleşiyordu.
                    Sonra dönüyordu bir de. Caine ilk başta ortama odaklanamadığını sandı, sonra gözlerini
               açtığında sandalyesinin yavaşça döndüğünü gördü. Bir süre sonra, Caine gözlerini kapattığında, mide
               bulantısının ve baş dönmesinin azaldığını anlayıp gözlerini kapalı tuttu.
                    Her birkaç saniyede bir, bir yerinde elektrik hissediyordu. Genelde parmağında, ya da bir göğüs
               ucunda; ama bazen daha aşağılarda bir yerde de oluyordu. Genelde  bu elektrik  şokları onu
               uyarıyordu, ama birkaç defa canı da yanmıştı. Caine’in kalbi hızla atıyordu ve kasları gerilmişti, bir
               sonraki elektrik şokunu beklemekten alıkoyamıyordu kendini.
                    HerAn'a gitmeye çalıştı görebilmek için, ama bunu yapamadı. Çok fazla şey oluyordu aynı anda.
               Çaresizdi. Sanki  dev bir hortumla aklını boşaltıyorlardı. Birden sandalyesi durduysa  da midesi
               dönmeye devam etti. Biri sol gözünü açıp, bir ışıkla gözüne baktı. Sonra da sağ gözüne. Caine elini
               kaldırmak istedi ama bağlıydı. Birden birinin kendine bir iğne yaptığını hissetti. Sonra da bir yırtılma
               sesi duydu. Koluna yapışkanlı bir hastane bandıyla bir katater bağlamışlardı.
                    Saniyeler akıp gidiyordu.  Biri yine  göz kapağını kaldırdı. Bu sefer  kapanmasına izin vermedi.
               Gözleri kurudu, gözlerini kırpmaya çalıştı, ama göz kapakları acıdı.  Şu anda gözlerini kırpması
               imkânsızdı.
                    Gözlerine şeffaf bir sıvı doldu. Damlalar her birkaç saniyede bir akıyordu. Caine artık gözlerinin
               kurumaması için kırpmak zorunda değildi, ama yirmisekiz yıldır kırptığı için bunu yapmaktan pek de
               kaçınamıyordu. Acaba göz kırpmamayı öğrenmesi ne kadar zamanını alacaktı?
                    Yorgundu, bitkindi, yarı deliydi ve çok korkmuştu, ama kararlıydı. Sonra kasıklarında bir elektrik
               şoku hissedince bu ona her şeyi unutturdu. Gözündeki damlalardan dolayı odaklanmakta zorluk çekti.
               Göremiyordu. Önünde bir adam duruyordu, uzun boylu, korkutucu biriydi bu-. Bu sefer de sol ayak
               parmağında bir şok hissetti. Acısı geçince yine odaklanmaya çalıştı.
                    Adam tanıdıktı. Caine neden tanıdık geldiğini anlamaya çalıştı, ama su dikkatini dağıtıyordu. Bir
               de müzik vardı. Caine müziğe tapardı ama böyle devam ederse hayatında bir daha  hiç  walkman
               dinlemeyecekti. Sanki biri bunu duymuş gibi  bir anda müzik kesildi. Bir an çok  ama  çok hoş bir
               sessizlik oldu, sonra soğuk ve sert bir ses duydu.
                    "Beni duyabiliyor musun?"





               Saklı Kütüphane                             202                                 www.e-kitap.us
   197   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207