Page 204 - Olasılıksız
P. 204

gibiydi. Birkaç dakika sonra acaba nasıl çıkacaktı sesi.
                    "Mükemmel.  Şimdi baştan alalım. Neden buradasın?"  "Çünkü benim Laplace'ın  Şeytanı
               olduğumu düşünüyorsunuz."
                    Adam başını salladı. "Sen Laplace'ın Şeytanı olduğunu düşünüyor musun?"
                    "Ben..." Caine tereddüt etti, "yüzde yüz emin değilim," derken bir şoka daha hazırladı kendini;
               ama bir şey olmadı.
                    "Tahmin et."
                    "Evet," dedi hemen Caine.
                    "İyi. O zaman boşuna yapmıyoruz bunu."
                    "Benden ne istiyorsunuz?
                    Dalton bu sorusuna cevap vermedi. Bir tek, "doktor gelip seninle konuşacak birazdan," dedi ve
               yürüyüp gitti. Bir daha sesini duyduğunda Caine’in göremeyeceği bir yerde duruyordu. Adamın yüzünü
               göremeden  sesini duymak garipti. "Bu arada."  dedi, "yeteneklerini  kullanmaya kalkma. Gözlerin
               açıkken bir şey yapamıyorsun."
                    Caine birden Dalton'un haklı olduğunu anladı. Gözleri açıkken bir bebek kadar çaresizdi. Birkaç
               saniye sonra Caine  kapının kapandığını duydu. Dalton'un  orada olup olmadığını anlamaya çalıştı,
               ama bir ses duymadı. Caine tek başınaydı.
                    Derin bir nefes verip, hemen düşünmeye başladı. Plan yapmak gerekiyordu ama elinden bir şey
               gelmiyordu. Artık plan yapma zamanı değildi. Kendini yakalamalarına izin vermişti, çünkü ancak bu
               şekilde yine  kontrolü kendi ellerine alabileceğini biliyordu, ama  bu kadar  zor ve korkunç olacağını
               bilmiyordu.
                    Evinde, Caine HerAn’a girdiğinde tüm olası gelecekleri görmüştü, ama  şimdi bunu
               göremediğinden hangi yolu seçtiğini, hangi olası geleceği yaşadığını bilemiyordu. Ama bir  şeyler
               hissediyordu. Bu içgüdüden daha güçlüydü, ama bilgiden de daha zayıftı... hissediyordu bunu. Nava
               her şeyin anahtarıydı. O işin içinde olunca blnbir olasılık vardı.
                    Ama onsuz, Caine baştan kaybetmişti.

                                                               ▲


                    Caine, biri odaya girerken kapının açılıp kapandığını duydu. Ayak  seslerinden bunun Dalton
               olmadığını anladı, çünkü bu daha hafif adımlarla yürüyen biriydi. Adam ilerledi, durdu, geri gitti, yine
               durdu. Sanki ona yaklaşmanın en güvenli yolunu arıyor gibiydi. Arkasındaki adamın yavaşça nefes
               aldığını duydu ve bir ses daha. Bir şırınga mıydı bu? Ya da bir neşter? Caine’in kalbi hızla çarpmaya
               başladı. Sonunda adam yine yaklaştı. Bu Doc’tu. "Merhaba David," dedi Doc. Caine bir şey demedi.
                    "Böyle olduğu için özür dilerim. Ama başka seçeneğim yoktu."
                    "İnsanın her zaman seçenekleri vardır," dedi Caine.
                    "Hayır," dedi Doc başını sallayarak. "Senin gibi bir deneğim daha vardı. O bana olacakları anlattı,
               neler yapmam gerektiğini.
                    Yeteneklerini ortaya çıkarmak için ne yapılması gerektiğini söyledi ve haklı çıktı."
                    "O yüzden mi patlayıcıyı yerleştirdin? Sana dedi diye mi?"
                    "Evet."  ,
                    "Ama bu işe yaramayınca, neden elinde fırsat olduğunda beni öldürmedin  ki? Philadelphia'da
               beni ezip geçebilirdin."
                    "Anlamıyor  musun?" dedi Doc yalvarır gibi bir  sesle. "Asla ölmeni istemedim. Sadece neler
               yapabileceğinin farkına varmanı istedim. Ancak bir ölüm kalım durumu olursa o son adımı da atardın.
               Ben de bunu sağladım."



               Saklı Kütüphane                             204                                 www.e-kitap.us
   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209