Page 203 - Olasılıksız
P. 203

"Evet," dedi zar zor Caine.
                    "Bugün günlerden ne?"
                    "Bugün..." Caine hatırlamaya çalıştı. Midesi bulandı. "Galiba bugün... AAAH!"  İnsanın sol
               ayağının küçük parmağına verilen bir şok nasıl bu kadar can yakabilirdi ki? "Şubattayız...Şubat.."
                    "Neyse, bildin diyelim," dedi adam dalga geçerek.  "Tamam, biraz sonra işkenceyi keseceğim.
               Ama beni dikkatle dinle, tamam mı?"
                    "Tamam," dedi Caine. Her ne isterse yapardı. Caine bu adamın bir dakikalığına bile bu işkenceyi
               durdurması için ne isterse yapardı. Hatta bir saniyeliğine bile dursa yeterdi.
                    "Sana yükleniyoruz, çünkü kaçmanı istemiyoruz. Ama bu seninle iletişim kurmamızı da
               zorlaştırıyor ve biz seninle konuşmak istiyoruz Şunu iyi bil: Eğer kaçmaya çalışırsan bunun bedelini
               kardeşine ödetiriz. Bunun olmasını istemezsin, değil mi?"
                    Caine kusmak üzereydi. Gözlerini  kapatıp kaçmak istiyordu, ama yapamıyordu. Bir aletle
               tutuşturulduklarından göz kapakları kımıldamıyordu, her denediğinde de canı çok yanıyordu.
                    "Caine," dedi adam  Caine’in yüzüne hafifçe vurarak. "Biliyorum bu zor, ama ayık kal. Bizimle
               işbirliği yaparsan, Jasper'a bir şey olmayacak. Tamam mı?"
                    Caine konuşma sırasının kendisinde olduğunu anladı. "Tamam," dediğinde sesinin çatladığının
               farkındaydı.
                    "İyi." Adam dönüp, .Caine’in görebileceği yerden  uzaklaştı. Sandalye durdu ve  şoklar kesildi.
               Caine rahatlamak istediyse de,  kasları söz dinlemiyordu.  Her bir tendonu piyano teli  gibi  gerilmişti.
               Kalbi hızla çarpıyor ve acı çekeceğini düşünerek kaslarına kan pompalanıyordu.
                    Caine derin bir nefes aldı, bir saniye tuttu, sonra nefesini verdi. Biraz sonra  her  şey
               normalleşmeye başladı. Kalbi  yavaşladı, çenesi gevşedi, iyiydi. Başını çevirmek istedi, ama kalın
               metallerle çevriliydi başı.  Adam, Caine’in başını oynattığını görünce onun önüne geldi. Caine onu
               HerAn'dan tanıdı.
                    Adı Jim Dalton'du.
                    "Bu hafta çok hareketli geçti, değil mi Bay Caine ?"
                    Caine cevap vermedi.
                    "Neden buradasın biliyor musun?" diye sordu.
                    "Hayır," dedi Caine sadece.
                    Birden Caine’in  bedenini daha önce  hiç  hissetmediği kadar yoğun bir acı kapladı. Her  bir
               yerindeydi bu acı. Sanki canlı bir acıydı, dans ediyor, bağırıyordu. Caine de avazı çıktığı kadar bağırdı.
                    Sonra geldiği gibi geçti acı. Caine ağzını kapadı, dilini ısırdı ve kanattı. O kadar yorgundu ki, tek
               yapmak istediği gözlerini kapamaktı. Caine birkaç dakika sonra nefesini toparlayıp, dişlerini sıkmaktan
               vazgeçti.
                    "Caine bedeninde elektrotların olduğunun farkındasındır herhalde. Bazıları elektrik vermek için,
               diğerleri ise  kalp atışlarını ve biyoelektrik sinyallerini takip etmek için. Yani yalan söylediğinde
               anlıyoruz. Eğer bir daha yalan söylersen bunu bileceğiz. Bir sonraki şok bu kadar hafif olmayacak."
                    "Çoğu insan, eğer bunu yapması gerekse, işkenceye karşı koyabileceğini düşünür. Kendi
               kendilerine 'ben güçlüyüm, erkeğim, bunu kaldırırım' derler. Ama deneyimle sabit ve inan bu konuda
               çok deneyimim var, yanılıyorlar." Dalton'un sesi korkutucu ve tehditkârdı.
                    "İnsanlar en fazla bir ya da iki dakika dayanırlar, o andan itibaren de genelde acıyı durdurmak için
               annelerini  bile öldürmeye razı olurlar. Ama o zaman  kalıcı hasar görmüş olur  bedenleri veya
               sorgulamaya devam etmek için çok ağrı kesici vermek gerekir. Bu da süreci uzatır sadece."
                    "O yüzden ikimize de bir iyilik yap: Kahramanlık taslama. Sana soru sorduğumda hemen,
               dürüstçe cevap ver. Eğer vermezsen bunu anlarım. Eğer bir şey saklıyorsan buna pişman olursun.
               Anladın mı?"
                    "Gayet iyi anladım," dedi  Caine. Bağırdığı için sesi bir garip çıkıyordu, sanki boğazı yırtılmış



               Saklı Kütüphane                             203                                 www.e-kitap.us
   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208