Page 205 - Olasılıksız
P. 205
"Ama neden? Neden yapıyorsun bunu?" diye sordu Caine.
"Bilim için," dedi Doc. "Yeteneğin sayesinde ne kadar bilgi edinebilirim-edinebiliriz farkında değil
misin?" Doc bir adım daha yaklaştı. "David elimizde inanılmaz bir fırsat var, tarih yazabiliriz sen ve ben
birlikte." Gözleri parlıyordu. Doc ona baksa da, Caine hocasının bir tek kendini gördüğünün
farkındaydı, "Yalnızca tarihi yazmak değil, hatta değiştirmek elimizde. İnsanoğlunun geleceğini
değiştirmek elimizde."
"Sana yardım etmeyeceğim," dedi Caine.
"İkimiz için de daha kolay olur eğer-"
"Hayır."
"Birkaç test yapalım. Birkaç test neyi değiştirecek ki?" dedi Doc neredeyse yalvararak.
"Sorun da bu zaten. Bilmiyorum, testlerinle kime ne yapacağını bilmiyorum." Caine derin bir nefes
aldı ve cesurmuş gibi konuştuğuna inanmak istedi. "Yapmayacağım."
Doc başını salladı. "İşte bak bu yüzden sana bunu başka bir zamanda ve yerde öneremedim.
Ama, istesen de istemesen de bunu yapacaksın David."
Cebinden bir uzaktan kumanda çıkarıp tavana yakın bir yere monte edilmiş bir televizyona doğru
doğrulttu. Birden ekran açıldı. Caine yukarı baktı. Monitörde, koluna bir tüp bağlanmış, sandalyeye
bağlı yorgun bir adam gördü. Jasper'dı bu. Caine onu görmeyeli on yıl yaşlanmıştı sanki.
Doc dönüp Caine’e baktı. "Kardeşinin canını acıtmak istemiyorum, ama bunu yaparım. Her şey
senin elinde."
"Ya seninle işbirliği yaparsam ne olacak?"
"O zaman buradan çıkmak için ilk adımı atmış olursun," Doc'un gözleri onu ele veriyordu: Yalan
söylüyordu. Caine’in zaman kazanması gerekiyordu,
"Biraz zamana ihtiyacım var düşünmek için."
"Hayır," dedi hemen Doc. "Şimdi karar ver. Cevabın ne?"
Caine buradan canlı çıkamayacağını, ya da buradan hiç çıkamayacağı olasılığının yüksek
olduğunu biliyordu. Doc'un yapmak istediği testin zararsız olduğuna emindi; ama şimdi evet derse bir
daha asla hayır diyemeyeceğinden korkuyordu.
"Yorgunum," dedi Caine. "Biraz zaman tanı da kendime geleyim."
Doc başını salladı. Duvara monte edilmiş telefona gidip bir numara çevirdi. "Alo? Bay Dalton?"
Caine, Dalton’un ismini duyunca gerildi. Doc ona baktı. "Lütfen Jasper Caine ile ilgilenin. İkinci seviye
altmış saniye." Doc telefonu kapattığında çok üzgündü. "Özür dilerim olacaklar için."
Caine televizyona baktı. İlk birkaç saniye hiçbir şey olmadı, Jasper uyuyor gibiydi. Elleri ayakları
deri kayışlarla bağlı biri ne kadar rahat olabilirse o kadar rahat bir şekilde uyuyor gibiydi. Dalton odaya
girdi, Jasper'ın ağzına bir şey soktu ve geri çekildi. Caine bir anda titredi, Jasper da nöbet geçirmeye
başladı. Elektrik tüm bedenini kapladıkça yumruklarını sıkıp açtı. Sesini duyamıyor olması sanki daha
da korkunçtu.
"Dur! Kes!" diye bağırdı Caine.
Doc, saatine, sonra da Caine baktı. "Elli saniyesi daha var David. Sonra bitecek."
Caine gözlerini kapayıp bunu görmemezlik edemiyordu. Jasper'ın seyiren bacaklarını görmemek
için gözlerini çevirdi ama bu mümkün değildi. Sonunda bitti. Jasper titremiyordu artık. Sadece
ağlıyordu, gözlerinden oluk oluk yaşlar akıyordu. Caine son bir şey daha gördü: Kardeşi altına işemişti.
Doc yine David'in önünde durdu. Caine adamın yüzüne tükürmemek için kendini zor tuttu. Caine
buraya gelmekle doğru kararı verip vermediğini bir kere daha sorguladıysa da, şu anda bunu
düşünmek için çok geçti. Bu sefer el bozulmayacaktı.
"Tamam," dedi Caine teslim olmuş gibi bir sesle. "Testleri yapacağım. Ama sen bu odadayken
olmaz," dedi Caine birden ne yapması gerektiğini hatırlayarak. "Forsythe ile çalışırım bir tek."
Saklı Kütüphane 205 www.e-kitap.us