Page 63 - Olasılıksız
P. 63

"İşte bir gönüllü," dedi Doc çocuğun kolunu sanki bir yarışmayı kazanmış gibi kaldırarak. "Adın ne
               bakalım?"
                    "Mark Davis."
                    Doc döndü, masasından bir bilgisayar çıktısı kaptı ve bunu Mark'a verdi. "Bu ne?"
                    "Şey... sınıf listesine benziyor."
                    "Aynen öyle. Şimdi, söyle bakalım, kaç öğrencinin adı yazılı burada?"
                    Mark biran için durdu, sonra başını kaldırdı. "Ellisekiz."
                    "İsimlerin yanında doğum günleri yazıyor mu?"
                    "Hayır."
                    "Şimdi eğlence zamanı," dedi sınıfa dönüp şaka yapıyormuş gibi bakan Doc. Sonra da Mark'a
               dönerek, "İddiaya girmeyi sever misin Mark?" diye sordu.
                    "Tabii."
                    "Çok iyi!" Doc  ellerini birleştirdi. Elini cebine attı ve beş tane bir dolarlık banknot çıkardı.
               Sihirbazmış da, sanki numara yapacakmış gibi bu parayı sınıftakilere gösterdi. "Seninle beş dolarına
               iddiaya girelim: Bence bu sınıfta iki kişi aynı günde doğmuş. Sen ne dersin?"
                    Mark sınıfa baktı, sonra da gülümseyerek Doc'a baktı. "Olur, ben iddiaya varım."
                    "Çok güzel. Haydi bakalım o zaman."
                    Mark anlamaz gözlerle bakıp kaşlarını kaldırdı.
                    "Parayı görelim diyorum."
                    Mark omuz silkti ve cebine el atıp kırışmış bir beşlik banknot çıkardı.
                    Doc bunu elinden  kapıp masaya  koydu. Sonra dönüp  sınıftakilere gülümsedi. Mark'ı işaret
               ederek, "enayi," dedi. Diğer öğrenciler güldüler. Mark ise kıpkırmızı oldu. "Eğer Mark hayat konusunda
               biraz deneyimli olsa, ya da olasılık teorisini bilse, şu anda kaybetmeye mahkûm olduğu bir iddiaya
               girdiğini bilirdi. Bana nedenini açıklayabilecek kimse var mı?"
                    Cevap veren olmadı.
                    "Peki, başka gönüllüler bulalım o zaman." Kimse kıpırdamadı. Sonra Doc, Caine'i gördü. Caine
               gizlenmeye çalıştıysa da eski öğretmeni onu görmüştü. "Bugün çok özel bir misafirimiz var. En iyi
               doktora öğrencilerimden biridir kendisi: David Caine. David elini kaldır bakayım." Caine istemeye
               istemeye elini kaldırdı; birden dili damağına yapışmış, ağzı kurumuştu. Sınıftakiler dönüp ona baktılar.
               "Ben David'e 'yağmur adam' derim çünkü sınıfta hesap makinesi  kullanması gerekmeyen tek  kişi
               oydu. Bana yardım etmeye hazır mısın David?"
                    "Herhalde bana söz hakkı bırakmayacaksınız bu konuda?" dedi Caine göğsünden her an
               fırlayacakmış gibi çarpan kalbini umursamamaya çalışarak.
                    "Aslına bakarsan haklısın," dedi Doc.
                    "O zaman benim için bir  şereftir." Öğrenciler gülüştü. Caine  kalbini zar  zor zaptetti. Bisiklete
               binmek gibi bir şeydi bu. Bunu yapabilirdi.
                    "Aferin," dedi Doc ellerini yine kavuşturarak. "Seninle benim aynı günde doğmuş olma
               olasılığımız nedir?"
                    "Binde 3 civarında."
                    "Normal insanlara bu sonuca nasıl vardığını açıklar mısın?"
                    "1’i 365'e bölerek."
                    "Aferin. Hepimiz yılın 365 gününden birinde doğduğumuza göre seninle benim aynı günde doğma
               olasılığım 365'de 1." Doc dönüp tahtaya yazdı.


                                    1/365 = 0.003 = 03%
                    "Herkes bunu anladı mı?" Öğrenciler kâğıt kalem çıkarırken, not tutma zamanı geldiğini




               Saklı Kütüphane                              63                                 www.e-kitap.us
   58   59   60   61   62   63   64   65   66   67   68