Page 62 - Olasılıksız
P. 62
bulacaktı ki? Ülkenin ekonomik durumu pek parlak değildi ve Caine'in özgeçmişinde uzun süredir işsiz
olduğu yazıyordu. Bir iş görüşmesine giderse başına gelecekleri düşündü.
"Bay Caine, 2002'den beri ne işle uğraşıyorsunuz?"
"Bir aralar beni kapattılar, çünkü haftada bir iki kez kendimden geçip olmadık şeyler görüyorum,
sonra da bedenim kasılmaya başlıyor. Ama, Eylül'den sonra hep Vitaly Nikolaev'in kulübündeydim.
Pokerde üstüme yoktur. Bu arada, aklıma gelmişken, acaba bana 11,000 dolar avans verebilir
misiniz? Rus mafyası beni tepelemeden önce onlara borcumu ödemem gerek de."
Belki de profesörlerinden birinden bir araştırma işi kapabilirdi. Bu aslında iyi bir fikirdi, ama işe
yarayıp yaramayacağını bilmiyordu. Böyle işlerde rekabet yoğundu, ayrıca işi bitirmeden avans falan
da vermezlerdi. Zaten, alacağı para da dişinin kovuğuna yetmezdi. Esas para özel sektördeydi, zaten
bu yüzden bütün kalburüstü profesörler aynı zamanda finans piyasasında danışmanlık yapıyorlardı.
Birden Caine'in aklına bir fikir geldi: Eski tez danışmanından kendini bir danışmanlık projesi
kapsamında işe almasını rica edebilirdi. Eğer Caine adamı it gibi çalışacağına inandırırsa belki de Doc
- eski hocasına hep Doc yani doktor derdi- ona analizlerinin bir kısmını yaptırmayı kabul ederdi. Hatta
şansı yaver giderse Doc ona işe başlamadan bile para verebilirdi. Saatine baktı. Saat onu geçiyordu.
Doc genelde 10:30'da Columbia'da istatistik dersi verirdi. Doktora seviyesinde bir ders verip de
hazırlanmakla zaman harcamak istemediği için, bu derse girip, geri kalan zamanında araştırma
yapmayı tercih ediyordu. Profesörlerin çoğu gibi Doc da ders vermekten nefret ederdi. Ama sınıfına
girip öğrencilerle nasıl uğraştığını görenler buna asla inanmazdı.
Okulun sekreterliğini arayıp, Doc'un bugün yeni dönemin ilk dersini vereceğini öğrendi. Eğer
acele ederse, Doc sınıfa girmeden onu yakalayabilirdi. Deri ceketini kaparken cebindeki beyaz haplar
yere düştü. Caine bir sonraki dozu alma zamanı geldiğini hatırladı. Hapı avcuna aldığında, bir an için,
dün gece duyduğu o garip seslerin gerçek olup olmadığını sorguladı. Acaba bunlar deney
aşamasındaki ilacın bir yan etkisi miydi?
Caine ilacı almaktan çekiniyordu; ama almamaktan da korkuyordu. Bu işi yapmamak için kendi
kendini doldurmasına izin vermeden hapı ağzına attı, yuttu ve kapıdan çıktı. Merdivenlerden aşağıya
koşarken bir şeyi unuttuğunu düşündü, ama unuttuğu şeyin ne olduğunu kesinlikle hatırlamadı. Sanki
cevap dilinin uçundaydı, ama bir türlü bulamıyordu. Caine boş verdi, hatırlardı nasıl olsa.
Her zaman hatırlanırdı sonunda böyle şeyler.
▲
Yirmiyedi dakika sonra, Caine derin bir nefes alıp sınıfa girdi. Arkadaki bir sırayı gözüne kestirip
oturdu. Kalbi çok hızlı atıyordu, ama bayılacakmış gibi hissetmiyordu kendini. Bu sadece bir odaydı.
Dersi veren de kendisi değildi. Yerinde kaldığı sürece sorun çıkmayacaktı.
Sınıfın önünde duran Doc, eline bir tebeşir alıp, kocaman harflerle tahtaya yazdı.
Olasılık Sıkıcıdır.
Birkaç öğrenci gülüştü. "Buna karşı çıkan var mı?" Kimse karşı çıkmadı. "İyi, bu konuda anlaştık
madem, bu sınıfta öğreneceğiniz her şeyin işinize yarayacağını söyleyeyim. Çünkü sınıfta Olasılık
Teorisi'nden söz etmeyeceğiz. Hayattan söz edeceğiz. Ve hayat çok ilginçtir. En azından benimki öyle;
sizinki nasıl bilemeyeceğim."
"Olasılık Teorisi hayatın sayılara dökülmüş halidir," diye devam etti. "Size bir örnek vereyim, bir
gönüllüye ihtiyacım olacak. El kaldırabilirseniz..." Birkaç kişi el kaldırdı. Tam o anda sınıfın kapısı
kapandı ve herkes geç gelenin kim olduğunu görmek için başını çevirdi. Popüler giyimli velet çoktan
sırasına oturmuş, başındaki beyzbol kepiyle yüzünü gizlemeye çalışıyordu. Doc hızlıca odanın
arkasına doğru yürüdü ve öğrencinin koluna yapıştı.
Saklı Kütüphane 62 www.e-kitap.us