Page 118 - Dinsizliğin İlkel Mantığı
P. 118
116 DİNSİZLİĞİN İLKEL MANTIĞI
Bu çekişmeler, genellikle büyük sebeplerden kaynaklan-
maz. Eğer çatışacak bir konuları yoksa bile, bunu bir şekilde
kendileri oluştururlar. Söz gelimi, karısının sevdiği yemeği pi-
şirmemiş olması, ya da kocasının kendisini gezmeye götürme-
mesi, komşunun balkonu yıkarken su sıçratması, apartmanda-
ki bir gürültü, bir hayvan ya da çocuk sesi, yeşil ışık yandığın-
da hemen harekete geçmeyen bir araç sürücüsü, bir aracın
hızla sollaması, başka bir aracın arabasının önüne park etmesi,
hatta bazen tek bir korna sesi, patronunun az zam yapmış ol-
ması, belediyenin asfalt çalışmalarını geciktirmesi, ve bunun gi-
bi günlük hayatın her anı, onlar için bir geçimsizlik ve huzur-
suzluk kaynağıdır. Küçük küçük olaylarda gerilimli bir atmos-
fer oluşturan bu insanlar, ne aralarındaki bu huzursuzluğu ya-
dırgarlar, ne de yaşadıkları tahammülü zor ortamı. Öyle ki, ki-
mi zaman iki insanın bir süre boyunca sırf aynı ortamı paylaş-
mak zorunda kalmaları bile kaçınılmaz bir huzursuzluk sebebi
olur. Birbirlerinden sıkıntı duyarlar, acizliklerine ve insani ihti-
yaçlarına kesinlikle tahammül edemezler. Bu beraberlik zaman
içinde dayanılmaz bir hal alır. Ama kişilerin ya da mekanın de-
ğişmesinin kendileri için hiçbir şeyi değiştirmeyeceğinin bilin-
cindedirler. Kiminle ve nerede olurlarsa olsunlar, aynı geçim-
sizlik yaşanır. Çünkü karşılıklı anlayışsızlığın sonucunda ortaya
tahammülsüzlük çıkar.
Peki bu tahammülsüzlüğün altında yatan ana etken nedir?
Cahiliye toplumlarında herkes mutlaka kendisinin haklı ol-
duğuna inanır. Hoşgörülü olamadıkları için, alttan almayı akıl-
larına dahi getirmezler. Bunun yerine kendi bildiklerinde ısrar-
cı olup geçimsiz bir insan olmayı tercih ederler.