Page 121 - Dinsizliğin İlkel Mantığı
P. 121
HARUN YAHYA (ADNAN OKTAR) 119
sini ne kadar bastırırlarsa, o kadar haklı çıkabileceklerini zan-
nederler ve bu yüzden de son derece yüksek sesle konuşur-
lar. Bu tür ortamlarda, kişiler üzerinde fiziksel olarak da belir-
gin etkiler oluşur; iddialaşmanın etkisi ile yüzleri kıpkırmızı ke-
silir, boyun damarları şişer, tartışmanın ve bağırmanın etkisiy-
le son derece çirkin bir görünüme bürünürler. Oturdukları
yerde sakinliklerini koruyamaz, taşkın el kol hareketleri ile
karşı tarafı sindirmeye çalışırlar. Muhakkak birbirlerinin sözü-
nü keserler, daha doğrusu her iki taraf da aynı anda konuşur
ve birbirlerini kesinlikle dinlemeye yanaşmazlar. Eğer taraflar-
dan biri sakin davranacak olursa, diğer taraf onu kışkırtmak ve
tartışma havasına sokabilmek için elinden geleni yapar. Karşı-
larındaki kişiye haklı olduklarını kabul ettiremedikleri sürece
de bir türlü rahatlayamaz ve bu gergin havadan kurtulamazlar.
Müminlerde ise böyle bir anlayışın hiçbir belirtisi görül-
mez. Her bilenden daha iyi bir bilen olduğunu daha en başın-
dan kabul eder ve hiçbir zaman sabit fikirli bir yapı göstermez-
ler. Her duydukları bilgiyi akıllarının ve vicdanlarının süzgecin-
den geçirir ve böylece en isabetli sonuçları elde ederler. Bu
güzel ahlaklı kişiler, bilgileri olmayan bir konuda ise asla fikir
yürütmez, aslı olmayan görüşlere kesin olarak değer vermez-
ler. Böyle bir bakış açısı da tartışma ruhunu tamamen ortadan
kaldırır ve çözümcülüğü getirir. Eğer konuyla ilgili bilgileri yok-
sa, fikir yürütmek ya da tartışmak yerine, konu hakkında araş-
tırma yapıp sağlıklı bilgi edinme yoluna giderler. Müminlere
Kuran'da tavsiye edilen de budur:
…Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen
vardır. (Yusuf Suresi, 76)