Page 127 - Dinsizliğin İlkel Mantığı
P. 127
HARUN YAHYA (ADNAN OKTAR) 125
sal olmamak, cahiliye ahlakını benimseyen toplumlarda kötü
bir özellik olarak kabul edilir ve yadırganır. Romantizmin ise
kendine has bir büyüsü ve güzelliği olduğu imajı verilmeye ça-
lışılır. Oysa ki duygusallık "aklın aşırı derecede kapanması ve
insanın içgüdülerine teslim olup, onların yönlendirmesiyle ha-
reket etmesi" demektir. Böyle bir insan sağlıklı muhakemeler
yapamaz, isabetli kararlar alamaz. Bir aşama sonrasında duygu-
larının kendisini nasıl yönlendireceğini kendisi de bilmez. Hep
iş işten geçtikten sonra olup bitenleri kavrayıp, ne kadar yan-
lış kararlar aldığını görür. Fevri ve düşüncesizce çıkışları olur.
Örneğin romantizm ile, kişi bir anda bir karamsarlık, ağlama ya
da kıskançlık krizine kapılabilir ya da bir anda alınganlaşıp se-
bepsiz yere çevresine küsebilir.
Dostluklarında ölçü olarak romantizmi arayan insanların
canlarını en çok yakan şey ise yine bu tavırdır. Karşılarındaki
insanın ne zaman ne yapacağını bir türlü kestiremez, bağlantı
kurabilmek için iyi bir anını kollarlar. Hayatları bu insanların
duygusal beklentilerini tatmin etmekle geçer. Bir yandan ken-
dileri de çevrelerinden aynı tavrı görmek isterler. Bunu da "acı
ama diğer yandan da zevkli" şeklinde ifade ederler. Çünkü ca-
hiliye toplumu insanları, her ne kadar sıkıntısını yaşasalar da,
romantizmin getirdiği ağlamanın, karamsarlığın ya da kıskançlı-
ğın kendine göre bir zevki olduğunu düşünürler. "Bunlar da ol-
masa hayat çok yavan olurdu" gibi ilkel yaklaşımlarla akılsızlık-
larını örtmeye, bu tavırlarını normal göstermeye çalışırlar.
Bu duygusal ruh hali, insanda kaçınılmaz olarak bir denge-
sizlik yaratır. Sürekli melankolik bir hava içinde olduklarından,
hiçbir şey kendilerine gerçek anlamda zevk vermez. Herkesin