Page 287 - Karanlık Tehlike Bağnazlık
P. 287
Adnan Oktar
(Harun Yahya)
Bir Hatalı Tefsir: "Başörtülerini Salsınlar"
Bazı meallerde, ayetin "Başörtülerini, yakalarının üstünü
(kapatacak şekilde) salsınlar" şeklinde tefsir edilmiş olan bu bölü-
münde, yukarıda kelime kelime Arapça anlamlarından incelediği-
miz gibi ne "başörtüsü" ifadesi ne de "salsınlar" ifadesi geçmemek-
tedir. Buna rağmen, ayeti bu şekilde tefsir etmek isteyen kişiler,
Kuran ile çeliştikleri için, bu tefsirlerini yaparken ciddi anlam boş-
lukları ve çelişkiler içine düşerler. Pek çoğu, "zaten başlarında var
olan başörtüyü yakalarına saldılar" gibi şaşırtıcı bir izah yaparak,
halihazırda kadınların başlarında bir örtü olduğunu iddia etmekte-
dirler. Dönemin Müslüman kadınlarının "zaten başlarında bir örtü"
olabilmesi için bu konuda Kuran ile gelmiş olan bir şart, bir hüküm
gerekmektedir. Oysa Kuran‘ın hiçbir yerinde başörtüsü ile ilgili bir
açıklama geçmemektedir. Dolayısıyla o dönemin kadınlarının dini
bir hüküm olarak başlarında bir başörtüsü bulundurmaları imkan-
sızdır. Bu sebeple bazı tefsirlerdeki, "zaten var olan bir başörtüsü"
izahı ciddi şekilde mantık hezimetidir. Şimdi bu mantık bozukluk-
larını inceleyelim:
1- "Zaten başta var olan bir örtü" iddialarına açıklama geti-
rebilmek için bazı tefsirciler, Ahzab Suresi‘nin 59. ayetin-
de geçen "cilbab" yani çarşaf ile ilgili olan ayetin, Nur
Suresi 31. ayetten önce indirildiğini ve dolayısıyla Müslü-
man kadınların başlarında zaten bir örtü olduğunu iddia
ederler. Derin mantık boşluklarından bir tanesi de burada
ortaya çıkar. Cilbab zaten, birazdan detaylı inceleyeceği-
miz gibi, bütün vücudu baştan aşağı örten bir giysi, yani
çarşaftır. Amacı da asıl olarak bedeni kapatmaktır. Nur
Suresi 31. ayetin kadınların göğüslerini kapatmalarına
yönelik bir hüküm olduğunu hatırlarsak, cilbab yani çar-
285