Page 39 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 39

PARLAK FIKRALAR ve GÜZEL MEKTUBLAR                                                41


           Dua etmiş. "Ya Rabbi ona merhamet eyle!" niyaz etmiş. Aynı zamanda, o
           hanım pencereyi kırmış, kendini iki kat yüksekliğinde avluya atmış, fevkalâde
           bir surette ne incinmiş, ne de bir yeri kırılmış. Hem bakır ve demiri eriten o
           dehşetli ve şiddetli yangından, -bütün konak yandıktan sonra- bütün mücev-
           heratını  ve  altununu  hiç  biri  zayi'  olmayarak,  bir  un  onu  muhafaza  etmiş;
           bulmuş, almış. Risalet-ün Nur'un Bereketinden, hem canını, hem malını kur-
           tarmış.

                  Hem mezkûr hâdisatın aynı zamanında vuku' bulması münasebetiyle,
           Risalet-ün  Nur'un  Kerametkârane  iki  tokadını  yiyen,  aynı  anda,  vazifece
           ehemmiyetli  iki  mütecaviz  ve  muacciz  iki  adamın  tecavüz  ve  taciz  ânında
           birisinin  kafasına,  diğerinin  ciğerine  vurması  (Haşiye)  bizde  hiç  bir  şübhe
           bırakmadı  ki,  Hizmet-i  Kur'aniyedeki  İnayet-i  Rabbaniyenin  bir  Hıfz  ve
           Himayet  sillesidir.  "Artık  durunuz,  yeter!  Tokada  müstehak  oldunuz!"  diye
           manen söylemesidir.

                                                  Risalet-ün Nur Şakirdlerinden
                                                                                           Emin ve Feyzi

                  MEHMED FEYZİ'NİN YEDİĞİ ŞEFKAT TOKADIDIR.

                Evet,  Üstadım  bana  "Mu’cizat-ı  Ahmediyeyi  Kardeşim  Husrev  tarzında
           yaz"  diyordu.  Ben  yâni  Feyzi,  bir  parça  tenbellik  ettim.  Birden  yirmise-
           kizlilerle askere istenildim. Yine Üstadım dedi: "Git, Mu’cizat-ı Ahmediyeyi
           (A.S.M.) yaz. Seni şimdi vermiyeceğim." Sonra başladım. O Emir bir hafta
           geri  kaldı.  Tekrar  bir  ârıza  ile  nasılsa  Mu’cizat-ı  Ahmediyenin  (A.S.M.)
           yazılması noksanlaştı. Tekrar askere çağrıldım. Üstadım: "Git, yaz" dedi. Ben
           gidip  Kemal-i Ciddiyet ve  Sadakatle Mu’cizat-ı  Ahmediyeyi  (A.S.M.) yaz-
           mağa  başladım.  Fevkal-me'mul  ikinci  def'a  Emir  geri  kaldı.  Tekrar  bir
           ma'zerete binaen Mu’cizat-ı Ahmediyeyi (A.S.M.) yazamadım. Üstadım dedi :
           "Mâdem Mu’cizat-ı Ahmediyeyi (A.S.M.) yazmakta tekâsül ettin, şimdi senin
           Vazifen, Risalet-ün-Nur hesabına askerliktedir." Birden emir gelip, bir şefkat
           tokadı yiyip Vazifeme gönderildim. Cenâb-ı Hakka şükürler olsun, mümkin
           olduğu kadar Risalet-ün-Nura çalıştım ve çalıştırıldım. Üstadım bize söylediği
           gibi, altı-yedi ay sonra terhis edilip sevgili Üstadıma, Risalet-ün-Nurun Kudsî
                                        ِ
           Vazifesine kavuştum.   للّٰا   ءاشش   نا bu kabahatim afvolmuştur. Hem Risalet-ün-
                                       ْ َ
                              ُ ه
                                  َ
           Nurda, hem Hizmet-i Kur'aniyye-

                  ------------------
                  (Hâşiye):  Evet  o  mütecavizlerden birisi  dehalet  etti,  ölümden kurtuldu.  Diğeri  bir
           sene azab çekti, hem öldü.
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44