Page 40 - Risale-i Nur - Sikke-i Tasdik-i Gaybi
P. 40

42                                                                                     SİKKE-İ TASDÎK-I GAYBÎ

          de  bizleri  sebkat  eden  Husrev,  Rüşdü,  Hâfız  Ali,  Hulûsi,  Sabri  gibi  hâlis
          Kur'an Şâkirdlerini ve kıymetdar  Kardeşlerimi şefaatçi ederek o kusurumun
          afvını  bütün  Ruhumla  Kur'andan  ve  Üstadımdan  rica  ediyorum.  Ben  itiraf
          ediyorum  ki,  tenbelliğimin  cezası  olarak  fevkal-me'mul  bir  şefkat  tokadı
          yedim.

                        Risale-i Nur'un   tenbel   bir   Şâkirdi,   fakat   Elmas   Kalemli
                               Kardeşlerinin   gayret   ve   faaliyetiyle   iftihar   eden
                                                                        Mehmed Feyzi


                                          * * *

             RİSALE-İ NUR  ŞÂKİRDLERİNDEN  MEHMED  FEYZİ  VE
            EMSALİNE  HİTABEN  BEYAN  EDİLEN  BİR  HAKİKATTIR.

                 Kardeşim  Feyzi,  mâdem  sen  Isparta  Vilayetindeki  Kahramanlara
          benzemek  istiyorsun,  tam  onlar  gibi  olmalısın.  Eskişehir  Hapishanesinde
          Allah  Rahmet  etsin,  mühim  bir  Şeyh-i  Mürşid  ve  câzibedar  bir  Nakşî
          Evliyasından  bir  Zat,  dört  ay  mütemadiyen  Risalet-ün-Nurun  elli-altmış
          Şâkirdleri  içinde ve  celbkârâne  onların içlerinde  Sohbet ettiği  halde, yalnız
          birtek Şâkirdi muvakkaten kendine çekebildi. Mütebâkisi, o câzibedar Şeyhe
          karşı müstağni kaldılar. Risalet-ün-Nurun yüksek kıymetdar Hizmet-i Îmani-
          yesi,  onlara  kâfi  olarak  kanaat  veriyordu.  O  Şâkirdlerin  gayet  keskin  Kalb
          Basîreti, şöyle bir Hakikatı anlamış ki:

                 Risalet-ün-Nur'a  Hizmet  eden,  Îmanını  kurtarıyor.  Tarîkat  ve
          Şeyhlik ise, Velayet mertebeleri kazandırıyor. Bir adamın Îmanını kurtar-
          mak, on Mü'mini Velayet derecesine çıkarmaktan daha mühim ve daha
          Sevaplıdır.  Çünki  Îman,  Saadet-i  Ebediyeyi  kazandırdığı  için,  bir
          Mü'mine küre-i arz kadar bir Saltanat-ı Bâkiyeyi te'min eder. Velayet ise,
          Mü'minin  Cennetini  genişlettirir,  parlattırır. Bir adamı  Sultan yapmak,
          on  neferi  paşa  yapmaktan  ne  kadar  yüksek  ise;  bir  adamın  Îmanını
          kurtarmak, on adamı Velî yapmaktan daha Sevaptır.

                 İşte  bu  dakik  Sırrı  senin  Ispartalı  Kardeşlerin  bir  kısmının  Akılları
          görmese  de  umumunun  keskin  Kalbleri  görmüş  ki;  benim  gibi  bîçâre,
          günahkâr  bir  adamın  arkadaşlığını,  Evliyalara,  -belki  eğer  olsaydı  Müçte-
          hidlere- dahi tercih ettiler.

                 Bu Hakikata binaen, bu şehre bir Kutub, bir Gavs-ı A'zam gelse,
          dese:  "Seni  on  günde  Velayet  derecesine  çıkaracağım."  Sen,  Risale-i
          Nur'u  bırakıp  onun  yanına  gitsen,  Isparta  Kahramanlarına  arkadaş
          olamazsın.
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45