Page 65 - Sonsuzluk Başlamış Durumda
P. 65
Harun Yahya (Adnan Oktar)
larla sayılar arasında öyle bir ilgi kurabilirim ki, büyük bir sayı ön-
ceki bir olayla değil de, sonraki bir olayla ilgili olur. 12
Einstein'ın bu sözlerinden, zamanın ileriye doğru aktığı fikrinin
tamamen bir şartlanma olduğu anlaşılmaktadır.
Einstein, Barnett'in ifadeleriyle, "uzay ve zamanın da sezgi bi-
çimleri olduğunu, renk, biçim ve büyüklük kavramları gibi bunların
13
da bilinçten ayrılamayacağını göstermiş"tir. Genel Görecelik Ku-
ramı'na göre "zamanın da, onu ölçtüğümüz olaylar dizisinden ay-
rı, bağımsız bir varlığı yoktur."
Zaman bir algıdan ibaret olduğuna göre de, tümüyle algılayana
bağlı, yani göreceli bir kavramdır.
Zamanın akış hızı, onu ölçerken kullandığımız referanslara göre
değişir. Çünkü insanın bedeninde zamanın akış hızını mutlak bir
doğrulukla gösterecek doğal bir saat yoktur. Lincoln Barnett'in be-
lirttiği gibi "rengi ayırt edecek bir göz yoksa, renk diye bir şey ol-
mayacağı gibi, zamanı gösterecek bir olay olmadıkça bir an, bir saat
ya da bir gün hiçbir şey değildir." 14
Zamanın göreceliği, rüyada çok açık bir biçimde yaşanır. Rüyada
gördüklerimizi saatler sürmüş gibi hissetsek de, gerçekte her şey
birkaç dakika hatta birkaç saniye sürmüştür.
Konuyu biraz daha açıklamak için bir örnek üzerinde düşüne-
lim. Özel olarak dizayn edilmiş tek pencereli bir odaya konup, bu-
rada belirli bir süre geçirdiğimizi düşünelim. Odada geçen zamanı
görebileceğimiz bir de saat bulunsun. Aynı zamanda odanın pence-
resinden güneşin belirli aralıklarla doğup-battığını görelim. Aradan
birkaç gün geçtikten sonra, o odada ne kadar kaldığımız soruldu-
ğunda vereceğimiz cevap; hem zaman zaman saate bakarak edindi-
ğimiz bilgi, hem de güneşin kaç kere doğup battığına bağlı olarak
yaptığımız hesaptır. Örneğin, odada üç gün kaldığımızı hesaplarız.
Ama eğer bizi bu odaya koyan kişi bize gelir de, "aslında sen bu
odada iki gün kaldın" derse ve pencerede gördüğümüz güneşin as-
lında suni olarak oluşturulduğunu, odadaki saatin de özellikle hızlı
63