Page 556 - Risale-i Nur - Şualar
P. 556

558                                                                                                                                    ŞUÂLAR


          Vesile-i Saadet ve Onun Müellifliğiyle tavzif edilen Üstad-ı Muhteremin bu
          pek  büyük  ve  yüce  İmanî  Hizmetiyle  Onun  bu beşeriyete,  hususan  Ehl-i
          İmana bir Lütf-u İlahî olduğunu hayranlıkla arzetmesi ve yukarıda da arz
          edildiği  vechile  Kur'an  ve  İslâmiyet  aleyhindeki  dehşetli  ve  kahhar
          tecavüzleriyle  bu  Kahraman  İslâm  milletinin  evlâdlarını  dinsizliğe  teşvik
          edib milyonlarla İnsanların bağlandığı Kudsî ve İlahî İslâmiyet Esaslarını
          yıkmağa  ve  o  milyonlarla  İnsanların  ebedî  Saadetlerini  mahvetmeğe
          çalışanları  "Gizli  Süfyan  komitesinin  yıkıcılığı  ve  eziciliği"  diye  vasıf-
          landırarak onlara ve onların bu alçak ve kahhar ve zalimane tahriblerini ve
          yıkıcılıklarını  alkışlayan  divanelere  binler  teessüf  ve  nefretlerle  yazıklar
          olsun  demesi  ve  İmanında  şübheye  düşmüş  eski  Ders  arkadaşlarına,
          "Gelin,  hepimiz  bu  hevaî  ve  nefsî  arzulardan  vazgeçelim;  Hakaik-i
          Kur'aniyenin  önünde  diz  çökelim  ve  bu  asrın  Rehber-i  Saadeti  olan
          Nur Medresesine koşalım; aylarca ve yıllarca alkışlayıp durduğumuz o
          yalancı  sefillerden  ve  onların  Hakikat  diye  gösterdikleri  yalanlardan
          vazgeçip Bediüzzaman Said Nursî'nin Derslerine gönül bağlayıp Onu
          Üstad  edinelim,  zulmetten  Nura  dönelim."  diye  hitab  etmesi,  acaba
          İmanından  aldığı  sevinç  ve  Kur'an  ve  İslâmiyet  sevgisinden  ve
          bağlılığından ve milletini pekçok sevip herkesin tahkikî İmanı kazanarak
          sonsuz bir Saadete nâil olmalarını arzu etmesinden değil midir?

              Acaba Allah'a  intisab  edib  İslâmiyet'in  en  âlî  bir  Din  ve  Fazilet  ve
          Saadet  müjdecisi  olduğunu  ilân  etmek  bir  cürüm  müdür?..  Kur'an  ve
          İslâmiyet aleyhinde her taraftan yıkıcı ve kahhar taarruzların başladığı ve
          Hazret-i  Kur'ana  ve  Hazret-i  Muhammed  Aleyhissalâtü  Vesselâm'a  ifti-
          ralarla  o  Zâtın  çok  âlî  ve  çok  kudsî  kıymet  ve  varlıkları  çürütülmek
          istenildiği;  buna  mukabil  dinsizliği  ve  ilhadı  ve  ahlâksızlığı  telkin  eden
          Kitabların  ve  Allah'a  âsi  ve  İslâmiyet'e  hücum  eden  fâni  ve  kıymetsiz
          bedbahtların  saygılar  ile  anıldığı  ve  bid'akâr  ve  gayr-ı  meşru  hallerin
          alkışlandığı  zamanda..  Hazret-i  Kur'an  ve  Hazret-i  Muhammed  Aleyhis-
          salâtü  Vesselâm'ın  yüceliklerini,  Hakkaniyet  ve  Kudsiyetlerini,  hem
          Allah'ın  varlığını  ve  bu  Kâinat  bütün  mevcudatıyla  ve  bütün  a'za  ve
          cihazatıyla Hâlıkının Vücub-u Vücuduna ve Vahdaniyetine şehadet ettiğini
          ve  İnsan Akıl  ve  Fikir  cihetiyle  ve  Esma-i  İlahiyeye  en  ziyade  âyinedar
          bulunmasıyla sair mahlukata bir nevi Sultan hükmünde olduğu; İnsan eğer
          İman  ve  Ubudiyetle Allah'a  intisab  etse,  dalalet  ve  sefahetten  ve  büyük
          günahlardan
   551   552   553   554   555   556   557   558   559   560   561