Page 74 - Risale-i Nur - Şualar
P. 74
76 ŞUÂLAR
Birinci Nokta: Meşreblerinde, mesleklerinde birbirinden ayrı ve uzak
olan bütün Ehl-i Hakikatın Reisleri, Zevk ve Keşfe istinad ederek İcma' ile,
İttifak ile İman edib hükmediyorlar ki; bütün mevcudattaki Hüsün ve
Cemal, bir Zât-ı Vâcib-ül Vücud'da bulunan mukaddes Hüsün ve Cemalin
gölgesi ve lemaatı ve perdelerin arkasında Cilvesidir.
İkinci Nokta: Bütün güzel mahluklar, kafile kafile arkasında
durmayarak gelip gidiyorlar, fenaya girip kayboluyorlar. Fakat o âyineler
üstünde kendini gösteren ve cilvelenen yüksek ve tebeddül etmez bir güzel-
lik, tecellisinde devam ettiğinden kat'î bir surette gösterir ki, o güzellikler o
güzellerin malı ve o âyinelerin cemali değildir. Belki güneşin cemal-i şuaatı
cereyan eden suyun üzerindeki kabarcıklarda göründüğü gibi, Sermedî bir
Cemalin ışıklarıdırlar.
Üçüncü Nokta: Nurun gelmesi elbette Nuraniden ve Vücud vermesi
her halde Mevcuddan ve İhsan ise Gınadan ve sehavet ise Servetten ve
Talim İlimden gelmesi bedihî olduğu gibi, Hüsün vermek dahi Hasenden
ve güzelleştirmek güzelden ve cemal vermek Cemilden olabilir, başka
olamaz. İşte bu Hakikata binaen İman ederiz ki: Bu Kâinattaki görünen
bütün güzellikler öyle bir Güzelden geliyor ki; bu mütemadiyen
değişen ve tazelenen Kâinat, bütün mevcudatıyla âyinedarlık dilleriyle,
O Güzelin Cemalini tavsif ve tarif eder.
Dördüncü Nokta: Nasılki cesed Ruha dayanır, ayakta durur, hayat-
lanır ve lafız manaya bakar, ona göre nurlanır ve suret Hakikata istinad
eder, ondan kıymet alır. Aynen öyle de; bu maddî ve cismanî olan Âlem-i
Şehadet dahi bir ceseddir, bir lafızdır, bir surettir; Âlem-i Gaybın
perdesi arkasındaki Esma-i İlahiyeye dayanır, hayatlanır, istinad eder,
can alır, ona bakar, güzelleşir. Bütün maddî güzellikler, kendi Hakikat-
larının ve manalarının manevî güzelliklerinden ileri geliyor. Ve Haki-
katları ise, Esma-i İlahiyeden Feyz alırlar ve onların bir nevi gölgeler-
idir. Ve bu Hakikat, Risale-i Nur'da kat'î isbat edilmiştir.
Demek bu Kâinatta bulunan bütün güzelliklerin enva'ı ve çeşitleri,
Âlem-i Gayb arkasında tecelli eden ve kusurdan mukaddes, maddeden
mücerred bir Cemalin Esma vasıtasıyla Cilveleri ve işaretleri ve
emaratlarıdır. Fakat nasılki Vâcib-ül Vücud'un Zât-ı Akdesi, başkalara hiç
bir cihette benzemez ve Sıfatları mümkinatın sıfatlarından hadsiz derece
yüksektir. Öyle de, Onun Kudsî Cemali, mümkinatın ve mahlukatın