Page 256 - Risale-i Nur - İman ve Küfür Muvazeneleri
P. 256
258 ÎMAN VE KÜFÜR MUVAZENELERİ
O deha ile bu Hüda Menşe'leri ayrıdır: Hüda Semadan
indi, deha zeminden çıktı. Hüda Kalbde işliyor, dimağı da
işletir.
Deha dimağda işler, Kalbi de karıştırır. Hüda Ruhu
eder tenvir, taneleri sünbüllettirir. Karanlıklı tabiat onunla
ışıklanır.
İstidad-ı kemali birdenbire yol alır, nefs-i cismanî
yapar hizmetkâr-ı emirber. Melek-sîma ediyor insan-ı
himmetperver.
Deha ise: Evvelâ nefse ve cisme bakıyor, tabiata
giriyor, nefsi tarla ediyor. İstidad-ı nefsanî neşvünema
buluyor.
Ruhu eder hizmetkâr, taneleri kuruyor. Şeytanın
sîmasını beşerde gösteriyor.
Hüda, hayateyne Saadet veriyor. Dâreyne ziya
neşrediyor. İnsanı yükseltiyor.
Deccal-misal (*) dehâ-i a'ver, bir dar ile bir hayatı
anlar; madde-perest olur ve dünya-perver. İnsanı yapar birer
canavar.
Evet deha, sağır tabiata tapar. Kör kuvvete fermanber.
Fakat Hüda, şuurlu san'atı tanır, hikmetli Kudrete bakar.
Deha, zemine küfran perdesi çeker. Hüda, şükran Nurunu
serper.
Bu Sırdandır: Deha, a'ma-i asamm; hüda, Semî-i Basîr.
Dehanın nazarında, zemindeki Nimetler sahibsiz ganîmettir.
Minnetsiz gasb ve sirkat, tabiattan koparmak
canavarca his verir. Hüdanın nazarında; zeminin sinesinde
Kâinatın yüzünde
Serpilmiş olan niam, Rahmetin semeratı. Her Nimetin
altında bir Yed-i Muhsin görür, şükran ile öptürür.
------------------
(*): Bunda da bir ince işaret var.