Page 259 - Risale-i Nur - İman ve Küfür Muvazeneleri
P. 259
Hakikî Bütün Elem Dalalette, Bütün Lezzet
İmandadır
Hayal Libasını Giymiş Muazzam Bir Hakikat…
Ey yoldaş-ı hüşdar! Sırat-ı Müstakimin o Meslek-i
Nuranî, mağdub ve dâllînin o tarîk-ı zulmanî, tam farklarını
görmek eğer istersen ey Aziz,
Gel vehmini ele al, hayal üstüne de bin, şimdi seninle
gideriz zulümat-ı ademe. O mezar-ı ekberi, o şehr-i pür-
emvatı bir ziyaret ederiz.
Bir Kadîr-i Ezelî, kendi Dest-i Kudretle bu zulümat-ı
kıt'adan bizi tuttu çıkardı, bu vücuda bindirdi, gönderdi şu
dünyaya; şu şehr-i bî-lezaiz.
İşte şimdi biz geldik şu Âlem-i Vücuda, o sahra-yı
hâile. Gözümüz de açıldı, şeş cihette biz baktık; evvel
istîtafkârane önümüze bakarız.
Lâkin beliyyeler, elemler önümüzde düşmanlar gibi
tehacüm eder. Ondan korktuk, çekindik. Sağa sola, anasır-ı
tabâyia bakarız, ondan meded bekleriz.
Lâkin biz görüyoruz ki, onların kalbleri kasiyye,
merhametsiz. Dişlerini bilerler, hiddetli de bakarlar; ne naz
dinler, ne niyaz!
Muztar adamlar gibi me'yusane nazarı yukarıya
kaldırdık. Hem istimdadkârane ecram-ı ulviyeye bakarız; pek
dehşetli tehdidkâr da görürüz.