Page 113 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 113
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
çıkardık." diye sana Allah adına yemin edecekler. Kendi nefislerini helaka sü-
rüklüyorlar. Allah onların gerçekten yalan söylediklerini biliyor. (Tevbe Suresi,
42)
Ayette münafıkların Müslümanlarla birlikte olmak için 'yakın bir yarar', yani
'kısa zamanda ellerine geçecek bir çıkar arayışında oldukları' haber verilmiştir.
Mantık ile hareket eden münafıklar için 'şahsi çıkarları' dünyadaki her şeyin üze-
rindedir. Dolayısıyla bir seçim yaparken, daha az emek vererek, daha kısa zamanda
ve daha fazla menfaat kimden elde edebilirler, bunun hesabını yapar ve o taraftan
yana tavır alırlar. Ve elde edecekleri menfaatin de mutlaka elle tutulur, somut
nitelikte olmasına özen gösterirler. İşte Allah'ın ayette dikkat çektiği durum da mü-
nafığın bu ahlakını çok açık bir şekilde ortaya koyar. Münafık, eğer 'yakın bir yarar',
'emek vermeden elde edilecek', 'kolay bir kazanç' söz konusu olursa, o zaman
Müslümanlardan yana tavır alabilir. Ama bunlar olmadığında, mutlaka bunları bu-
lacağı başka bir yer aramaya başlar.
İşte münafığın hayatının her aşamasında, yaptığı her seçimde dikkat çeken bu
küfri özellik, münafık karakterini tanımak açısından oldukça önemlidir.
ADNAN OKTAR: "İnsanın ruhunda iki güç de müca-
dele eder: Vicdanıyla mantığı. Mümin daima vicda-
nından yana olacak... Mesela ben Mimar Sinan Üni-
versitesi'nde Güzel Sanatlar Akademisi'nde iç mimari
okuyordum. Tamam iç mimar olursun, ne yapar adam,
bir atölye açar, bir şeyler yapar, devam eder. Mesela
adam der ki "Ben evleneyim, çoluk çocuğa karışayım,
toplumda bu daha iyi karşılanır. 'Evli bir adam, çocuk-
ları var, tebliğ yapıyor. Böyle bir adam çok makul gö-
rülür' diye düşünebilirim. Ya da "Niye sürekli İstanbul'da
kalayım? Biraz da Antalya'da İslam'ı tebliğ edebilirim"
diyebilirim, değil mi? Ya da "Yurt dışına gideyim, orada
İslam'ı anlatayım" diyebilirim. (1980'li yıllar açısından)
en tehlikeli olan yerde kalıyorum, tehlikenin göbeğinde, etrafım sarılmışken gidip
en tehlikeli olan yerde kal
orada tebliğ yapıyorum. Bunu bana kim diyor? Vicdanım diyor. Mantığım ne
der? "Kardeşim belanı mı arıyorsun?" der. "Git başka bir ülkeye, değil mi? Ne
tehlikesi olur, ne de başka bir şey. Öyle kimse de başına iş çıkartmaz, orada is-
tediğin gibi yaşa" diyebilir. "Evlen, çoluğuna çocuğuna işine gücüne bak, ama
yine de tebliğini yap" da diyebilir. Bunu kim der? Mantık der. Mantık insanı helak
eder. Ben hep vicdanıma uydum, insanlar hep şaşırdı vicdanıma uyduğum için.
"Sen belanı mı arıyorsun?" diyorlar. Halbuki vicdana uyulduğu için Allah hep
zenginlik, bereket ve güzellik veriyor, hep başarı veriyor. İktidar, muktedir bir
sistem her yerde yerleşiyor. İslam buram buram gelişiyor." (A9 TV, 21 Ocak 2016)
111