Page 115 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 115

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)




                 larına göre, hangi taraf daha etkili, başarılı ve sükseli ise, münafık mutlaka onlardan
                 yana döner.

                     Ancak Allah Kuran'da münafıkların mantıklarıyla yaptıkları bu menfaat hesap-
                 larının onlara hiçbir fayda sağlamayacağını hatırlatmıştır. Önceki devirlerde de mü-
                 nafıklar mantıklarıyla hareket etmiş; güçlü ve sükseli sandıkları tarafın safında yer al-

                 mışlardır. Onlardan elde ettikleri menfaatlerin onlara da güç ve iktidar kazandıracağını
                 sanmışlardır. Allah onların bu durumunu "... siz de, sizden öncekilerin kendi payla-
                 rıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve

                 siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız..." sözleriyle hatırlatmıştır. Ancak
                 elde ettikleri sükseli ve gösterişli menfaatler, onları Allah'ın azabından kurtaramamıştır.

                 Allah Kuran'da bu insanların hem dünyada hem de ahirete hüsrana uğradıklarını
                 haber vermiştir:
                     Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha

                     güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlan-
                     maya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları
                     gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar

                     gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa
                     çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır. (Tevbe Suresi, 69)



                     MÜNAFIK HEP MENFAAT PEŞ NDED R

                     Münafıklar Allah'ın rızasını kazanmaktansa, dünya hayatının sükseli hayatına
                 dair çok küçük ve sıradan bir menfaati elde edebilmeyi çok daha önemli görürler.

                 Allah Kuran'da onların bu karakterini şöyle haber vermiştir:

                     Allah'a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak: "Bu işten bize ne var
                     ki?" diyorlardı. De ki: "Şüphesiz işin tümü Allah'ındır." Onlar, sana açıklamadıkları
                     şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize birşey olsaydı, biz burada öldürülmez-
                     dik" diyorlar. (Al-i İmran Suresi, 154)

                     Münafıklar Allah'ın hoşnut olacağı ve İslam'ın hayrına olacak bir konuda çaba
                 harcamaktan, Müslümanlara destek olup yardım etmekten itina ile kaçınırlar. Kendi-

                 lerinden yardım talep edildiğinde, 'çeşitli yalanlarla, oyalamalarla, ertelemelerle ve
                 sahtekarlıklarla' bunu yapmamaya çalışırlar. Allah'ın rızasını önemli görmedikleri
                 için, bu çabalarının sonucunda ellerine geçecek 'somut bir çıkar' olmadığını düşü-

                 nürler. Böyle bir durumda da kendilerince 'boşa gidecek birşey için emek vermeyi,
                 kendilerini yormayı' gereksiz bulurlar. Vicdanlarıyla değil mantıklarıyla hareket eden

                 münafıklarda böyle bir çaba harcamak için içlerinde en ufak bir ilgi, istek, şevk ya da
                 heyecan oluşmaz. İşte bu yüzden de ayette bildirildiği gibi, İslam için birşey yapmaları
                 gerektiğinde, ilk yaklaşımları "Bu işten bize ne var ki?" şeklinde olur.




                                                                                                             113
   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119   120