Page 116 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 116

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI




                        Ayetin devamında bu kimselerin, "Bu işten bize birşey olsaydı, biz burada öldü-
                    rülmezdik" dedikleri de bildirilmiştir. Peygamberimiz (sav) dönemindeki münafıklar

                    bu sözleriyle, Müslümanlarla birlikte hareket edecek olurlarsa bundan hiçbir menfaat
                    elde edemeyecekleri gibi, bir de öldürülme ihtimalleri olacağını dile getirmişlerdir. Do-

                    layısıyla Peygamberimiz (sav) ile birlikte hareket etmeyi kendileri için büyük bir zarar
                    olarak görmüşlerdir.
                        Oysaki, Allah takdir ettiyse, orada ya da bir başka yerde, zaten mutlaka öleceklerdir.

                    Çıkar hesapları yapmakla, ne ölümden ne de kendilerine gelebilecek bir zarardan kaç-
                    maları mümkün değildir. Aynı şekilde Allah onlar için bir hayır dilerse, bir lütufta bu-

                    lunmak isterse, en zor şartlarda bile olsalar bu nimetler onlara mutlaka ulaşacaktır.
                    Ancak münafıklar, olayları Müslümanca bir bakış açısıyla değerlendirmedikleri için,
                    bu önemli gerçeklerin şuuruna varmazlar.



                        MÜNAFIK KEND N  MÜSLÜMANLARIN EN TAKVASI G B

                        GÖSTERMEYE ÇALIŞIR

                        Münafıklar istedikleri kalıba girebilmekte oldukça ustadırlar. İstedikleri anda,

                    kişiliklerini bir öncekine tamamen zıt bir şekilde değiştirmiş gibi gösterebilecek 'şeytani
                    bir zeka ve iradeye' sahiptirler. Bulundukları ortama, karşılarındaki kişilere, konuşulan
                    konulara ve şartlara göre istedikleri karaktere bürünebilirler. Dinsiz insanlarla, adeta

                    dinsiz biri gibi 'dinsiz üslubuyla', müşrik karakteri gösteren kimselerle 'müşrik mantı-
                    ğıyla', münafık karakterli insanlarla bir araya geldiklerinde de 'münafık ağzıyla' konu-

                    şurlar.
                        Ancak münafıklar, şeytani zekaları sayesinde, tüm bu karakterlerin zıttı olan Müs-
                    lüman ahlakını da çok iyi gözlemlemişlerdir. Dolayısıyla şartlar gerektirdiğinde; 'ken-

                    dilerini masum göstermek, gizli eylemlerinin üstünü örtmek, münafıklıktan ve sinsi
                    faaliyetlerinden vazgeçtikleri kanaatini oluşturmak istediklerinde', hemen takva bir
                    Müslümana benzer tavırlar içerisine girerler. Gerçekten de görenlerin, aleyhinde bir

                    zanda bulunamayacakları kadar mükemmel detaylarla, çok iyi niyetli, samimi, dürüst,
                    Allah rızası için çabalayan, Müslümanlardan yana tavır almış bir insan görünümü ve-
                    rebilirler. Normal şartlarda son derece alçak, sinsi, züppe, küstah, kibirli, lafın altında

                    kalmayan, kavgacı, yalan söyleyen, iftira atan, sürekli olay çıkarıp Müslümanları hu-
                    zursuz etmeye çalışan, onların hayırlı faaliyetlerini engellemeye, neşelerini kaçırmaya,

                    vakitlerini almaya yönelik eylemler yapan biriyken, istedikleri anda tüm bunlardan
                    taktik amaçlı vazgeçebilirler. Sanki çevresindeki samimi Müslümanların ahlakından
                    bile daha üstün ahlaklıymışçasına; uysal, tevazulu, uyumlu, halim selim, söz dinleyen,

                    nezaketli, hürmetli, kibar, saygı sevgi dolu, fedakar, anlayışlı, şevkli, gayretli, temiz
                    bir insan karakteri sergilerler. Peygamberimiz (sav) hadislerinde, 'münafıkların bu



           114
   111   112   113   114   115   116   117   118   119   120   121