Page 120 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 120

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI




                         Peygamberimiz (sav) döneminde gördüğümüz bu münafık karakteri, şeytandan

                     aldıkları ortak ilham ile hareket ettikleri için, o günden bu yana yaşamış tüm müna-
                     fıklarda aynı şekilde ortaya çıkmıştır. Bugün de halen Müslüman toplumlar arasında

                     kendilerine yer edinmeye çalışan münafık ruhlu insanlar, aynı samimiyetsiz yöntemleri
                     uygulamaktadırlar. Müslümanların ve onlara önderlik eden kimselerin güvenini ka-
                     zanabilmek için dilleriyle sürekli 'onları ne kadar çok sevdiklerini, onlara ne kadar

                     bağlı olduklarını' anlatırlar. Bir başarı söz konusu olduğunda, Müslümanların önde
                     gelenlerinin gözlerine girebilmek için, sürekli onları yücelten sözler sarf eder ve bu
                     başarıdan duydukları sevinci de en abartılı şekilde dile getirirler. Müslümanlar

                     inkar edenlere karşı bir zafer elde ettiklerinde, samimi Müslümanları taklit ederek,
                     büyük bir sevinç ve coşkuya kapılmış gibi abartılı konuşmalar yaparlar.
                          Ama aslında iman edenler münafıkların oyunlarını bozup, inkar edenleri fikren

                     hezimete uğrattıklarında, içten içe çok büyük bir acı yaşarlar. Münafıklarla küfür
                     arasındaki sinsi işbirliği deşifre olup, kurmaya yeltendikleri tuzaklar bozuldukça,

                     münafıklar adeta 'can çekişmeye' başlarlar. Çünkü Müslümanların güçlenmesi, mü-
                     nafıkların en istemediği şeylerden biridir. Allah onların bu alçaklıklarını bir ayette,
                     "Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna

                     sevinirler..." (Al-i İmran Suresi, 120) sözleriyle açıklamıştır. Ama buna rağmen, bun-
                     dan duydukları öfke, kin ve nefreti içlerinde saklar ve bunun tam tersi bir üslup kul-

                     lanırlar. İnkar edenlerin oyunlarının bozulmasından duydukları sözde mutluluğu
                     büyük bir coşkuyla ifade ederler. Gerçek amaçları Müslümanlara zarar vermek, onları
                     başarısızlığa uğratmak iken, kendi bakış açılarıyla 'yağcılık' olarak nitelendirdikleri

                     samimiyetsiz ahlakı gösterir ve bu duruma herkesten çok onlar sevinmiş gibi hareket
                     ederler.
                         Kuran'da münafıkların bu 'ikiyüzlü oyunu' ve gerçekte 'kalplerinde sevgi değil

                     aksine büyük bir kin, öfke, nefret gizledikleri' şöyle haber verilmiştir:
                         Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar
                         vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düş-

                         manlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha bü-
                         yüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz. (Al-i İmran Suresi, 118)

                         Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitap'ın
                         tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına
                         kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De
                         ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

                         (Al-i İmran Suresi, 119)
                         Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna se-

                         vinirler. Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların 'hileli düzenleri' size hiçbir zarar




           118
   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125