Page 188 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 188

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                          Bilinçaltı kurgulama metotlarıyla, Müslümanların içine şüphe, korku ve ümit-
                     sizlik duygularını düşürebileceğini, zihinlerinde soru işaretleri oluşturabileceğini
                     düşünmüştür. Ve Peygamber (sav) her ne kadar aksini açıklayıp ispat etse de, o bir

                     kez ortaya attığı şüphe ile kendince Peygamber (sav)'e ve onun adaletine olan güveni
                     sarsabileceğini ummuştur.

                          Oysaki Suudi Arabistan zaten her zaman sıcak olan bir bölgedir. Zaten orada
                     her zaman çöl iklimi yaşanmaktadır. Oradaki insanlar gölgede bile elli-altmış de-
                     recede her gün günlük hayatlarını sürdürmekte ve gerektiğinde ticaret için pek çok

                     yere seyahat etmektedirler. Münafık da herkes gibi bu gerçeği çok iyi bilmektedir.
                     Ama sırf ahlaksızlık olsun diye, özellikle kavminin topluca bir arada olduğu bir yerde,

                     küstah ve saygısız bir üslupla 'havanın sıcak olduğunu' söyleyerek fitne çıkarmaya
                     çalışmıştır. Bu söylediğini yani havanın sıcaklığını, başta Resulullah (sav) olmak üzere
                     oradaki tüm Müslümanlar çok iyi bilmektedir. Ama münafık sırf adiliğinden, haysi-

                     yetsizliğinden, anarşist ve alçak ruhundan dolayı böyle bir konuşma yapmakta ve
                     oradaki tüm insanların bilinçaltına -haşa- 'Peygamber (sav)'in güvenilmez ve ada-
                     letsiz' bir insan olduğu kurgusunu vermeye çalışmaktadır. Bu şekilde, zayıf aklıyla

                     sözde Müslümanları pasifize edip güçlerini kırabileceğini sanmaktadır.



                                             ADNAN OKTAR: Münafıklar Peygamber (sav)'le öyle kahpece
                                          v
                                          ve öyle alçakça bir üslupla konuşuyorlar ki, mesela, "Sen bizi sa-
                                          vaşa götürüyorsun ama havanın sıcak olduğunu görüyorsun"
                                          v
                                          d
                                          diyor. Şimdi Peygamber (sav) ne desin?  "Olsun sıcak da olsa
                                          gelin" dese, orada bayılan olsa veyahut kalbi sıkışan olsa münafık
                                          g
                                          ç
                                          çıkıp "Ben demiştim" diyecek. Haşa "Müslümanı göz göre göre
                                          ölüme götürdü adam"  diyecek. Peygamber (sav) hakkında -
                                          ö ö
                                          h
                                          haşa- öyle küstah ifadelerle konuşuyorlar, üslupları öyle. Pey-
                                          gamber (sav) de bir şey demiyor o zaman. Çünkü münafık hep
                                          g
                                          e
                                          elliye elli, çok ortalı konuşur. Yani kendi lehine kullanılacak gibi
                                          s seçer cümleleri ve kelimeleri. Çok alçaktır. Mesela diyor ki "Ben
                                          s
                                          savaşmayı bilsem gelirim, ama bilmiyorum" diyor. Şimdi götürse
                        Peygamber (sav) onu, mesela bir yerine ok gelecek ya da kılıç darbesi alacak.
                        Sonra, "Ben size söylemiştim zaten, savaşmayı bilmiyorum diye. Bak kolum koptu."
                        diyecek. Sonra da -haşa- Peygamber (sav)'i suçlayacak. Alçaklık yapıyor. Onun
                        için Peygamberimiz (sav) bunlara bir şey yapmamış, bir şey dememiş. Bu alçaklar
                        da imparatorluklarını kurmuşlar ve 1400 sene devam ettirmişler. 1400 sene. Sahabe
                        döneminde de kan kusturmuşlar, şu anda da devam ediyorlar." (A9 TV, 20 Şubat
                        2016)
                           ... Onlara: "Gelin, Allah'ın yolunda savaşın ya da savunma yapın" denildiğinde,
                           "Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. O gün onlar, imandan
                           çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı.
                           Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir. (Al-i İmran Suresi, 167)



           186
   183   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193