Page 192 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 192

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                           Onlardan öyleleri vardır ki, dillerini Kitap'a doğru eğip bükerler, siz onu (bu
                           okur göründüklerini) kitaptan sanasınız diye. Oysa o Kitap'tan değildir. "Bu
                           Allah Katındandır" derler. Oysa o, Allah Katından değildir. Kendileri de bildikleri
                           halde Allah'a karşı (böyle) yalan söylerler. (Al-i İmran Suresi, 78)

                           Münafığın böyle bir ahlaksızlığa başvurmasının nedeni, -kendince- 'dini şahsi

                       çıkarlarına uygun hale getirmek istemesi'dir. Münafık içindeki amansız büyüklük
                       duygusu nedeniyle, gerekli gördüğünde, kendini savunup haklı çıkarabilmek için,
                       Kuran ayetlerini, Peygamberin, elçilerin ya da Müslümanların sözlerini çarpıtmaya

                       çabalar. Kuran'da 'dil eğip bükme' olarak açıklanan bu ahlaksızlık münafıkta delilik
                       derecesinde şiddetlidir. Sözün altında kalmamak, üstün gelmek, ön plana çıkmak,
                       sözde hatasız, kusursuz ve eksiksiz bir insan olduğunu ispat edebilmek, münafık

                       için hayati bir konudur. İçinde Allah korkusu olmadığı için, Kuran ayetleri hakkında
                       tartışmaya girmekten, ayetlerin anlamını değiştirmeye ve çarpıtmaya kalkışmaktan
                       hiç çekinmez. Aynı şekilde karşısında Peygamber ya da Allah'ın bir elçisi de olsa,

                       ona karşı büyüklük taslamaktan ve iftira atarak bu mübarek insanların sözünü çar-
                       pıtıp değiştirmekten de sakınmaz. Kendisine doğrusu anlatılıp haksız olduğu is-

                       patlandığında ise anlatılan ayetleri de, yapılan Rahmani konuşmaları da hep anla-
                       mazdan gelir.
                           Allah bir ayette münafığın bu sinsi taktiğini "O gün onlar, imandan çok küfre

                       daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı…" (Al-i İmran
                       Suresi, 167) ayetiyle açıklamıştır. Münafıklar çarpıtmaya kalkıştıkları ayetlerin an-

                       lamlarını da, Müslümanların doğru söylediklerini de çok iyi bilirler. Ama şeytani
                       ahlaklarından dolayı, kasıtlı olarak 'kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söyleyerek'
                       üstün çıkmak için yalan söylerler.

                           Bir başka Kuran ayetinde ise, sürekli çirkeflik yaparak, iftira atarak, dil eğip
                       bükerek, kelimelerin anlamını çarpıtarak yalan söyleyen münafıkların bu alçak ka-
                       rakteri "Onlar kelimeleri konuldukları yerden saptırırlar." (Maide Suresi, 13) söz-

                       leriyle haber verilmiştir.
                           Münafık şeytani zekasını ve keskin dilini kullanarak hemen her konuşmasında
                       Müslümanlara karşı bu tarzda sinsi oyunlar oynar. Ancak Müslümanlar münafığın

                       tüm bu oyunlarını anında görüp fark eder ve onun bu samimiyetsizliğini Kuran
                       ayetleri ile ona ispatlarlar. Münafık yine de anlatılanları anlamazdan gelerek kendini

                       savunur ve kendi çarpık iddialarından vazgeçmez.












           190
   187   188   189   190   191   192   193   194   195   196   197