Page 197 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 197

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)






                 lelerin arasına sinsice gizlediği olumsuz telkinlerine başlar. Örneğin bir Müslümana
                 iltifat ediyormuş gibi yapar, ama aslında kendince karşısındaki kişinin bir eksik-
                 liğini vurgulayarak kendince onun moralini bozmak, onu aşağılamak, küçük dü-

                 şürmek ve mahcup etmek istiyordur. Örneğin boyunun uzun olmasının ne kadar
                 güzel bir özellik olduğunu söylüyormuş gibi yaparken, aslında yaptığı bir benzet-

                 meyle bunun ne kadar garip ve anormal durduğunu ima etmeye çalışır. Böylece o
                 kişiye şüphe vererek endişelendirmek istiyordur. Sinsice araya kattığı birkaç kelime,
                 birkaç benzetme ya da yüzüne verdiği müstehzi anlam ile, istediği şüpheyi karşı-

                 sındaki kişinin kalbine kolaylıkla verebileceğini sanır.
                     Münafık aynı taktiğini Müslümanlara, 'Allah, Kuran, Peygamberler ve Müs-

                 lümanlar hakkında şüphe verebilmek' için de kullanır. İslam'a uygun bir üslubun
                 arasına kattığı 'münafıkane mantıklarla, küfri örneklerle, Müslümanlara vesvese
                 vermek ve imanlarını zayıflatmak ister'. Allah'ın adaletinden, kaderden, Allah'ın

                 gelecekte Müslümanlara vadettiği müjdelerden, ahiretin gerçekliğinden, Kuran'da
                 bildirilen haram ve helallerden, hükümlerden ve Müslümanların tavırlarından hep
                 şüphe duymalarını ister. Ama tüm bunları asla açıkça sorgulayarak ya da açıkça

                 olumsuz yorumlarda bulunarak yapmaz. Bozuk mantıklarını ve küfri inançlarını,
                 şeytani zekasıyla, sinsi yöntemler kullanarak ince ince insanların beyinlerine iş-
                 lemeye çalışır.

                     Ancak münafık, Müslümanların Allah'a olan imanlarının, sevgilerinin, güven
                 ve bağlılıklarının ne kadar güçlü olduğunun farkında değildir. Allah'a, Kuran'a ve

                 hükümlerine, kadere, ahirete, Allah'ın sonsuz güzel ahlakına kayıtsız şartsız bir te-
                 vekkülle iman ettiklerini anlayamamıştır. Dolayısıyla, Müslümanların bu sağlam
                 kişiliklerinin münafıkane birkaç üslupla sarsılmayacağını da göremez. Münafığın

                 tüm bu sinsi taktikleri, ince ince fitne fücur için çaba harcaması, kalplere vesvese ve
                 şüphe verecek konuşmalar yapması, Müslümanların, bu kişinin hasta ruhlu, şeytanın

                 kontrolüne girmiş, imanı zayıf ve münafık karakterli bir insan olduğunu anlamalarına
                 vesile olur. Onun bu sinsi yönünü ve şeytani karakterini görmüş olmak, Müslümanlar
                 için bir rahmettir.

                     Münafığın bir başka özelliği de 'Müslümanların kalbine korku düşürmeye ça-
                 lışması'dır. Münafıklar, 'iman edenleri rahatsız etmek ve kendilerince onları te-
                 dirginliğe sürüklemek için', sürekli olarak küfürden sözde 'felaket haberleri' geti-

                 rirler. Küfrün oluşturduğu kalabalık ve ellerinde bulundurdukları güç ile
                 'Müslümanları korkutmak, huzursuz etmek, morallerini bozmak ve yıldırmak
                 isterler'. Müslümanlara, inkarcıların kendilerinden daha güçlü olduğu telkininde

                 bulunur; çok yakın gelecekte Müslümanların aleyhinde kötü gelişmeler yaşanacağını





                                                                                                             195
   192   193   194   195   196   197   198   199   200   201   202