Page 198 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 198

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                       iddia ederler. Küfrün Müslümanlar aleyhindeki girişimlerini, "Eyvah!", "Bittik!",
                       "Mahvolduk!" gibi korku dolu, tevekkülsüz ve şeytani üsluplarla gündem yapıp
                       Müslümanları tedirgin etmeye çalışırlar. Ve tüm bunları, sanki kendileri de iman

                       sahibi bir Müslümanmış gibi bir üslupla konuşarak; ama aynı zamanda da konuş-
                       malarının içine, bu şeytani unsurları sinsice gizleyerek yaparlar.

                           Ne var ki Müslümanlar münafıkların şeytani telkinlerinden hiçbir şekilde
                       etkilenmezler. Kadere iman ettikleri ve kaderin yaratıcısı olan Rabbimiz'e bütün
                       kalpleriyle teslim oldukları için Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmazlar. Allah bu

                       gerçeği bir ayetinde şöyle açıklamaktadır:
                           Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan

                           korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir"
                           diyenlerdir. (Al-i İmran Suresi, 173)



                           MÜNAFIK SÜKSE VE GÖSTER Ş MERAKLISIDIR

                           Çevresindeki insanlara sükse ve gösteriş yapabilmek münafık için çok önemli
                       bir konudur. Çünkü münafık sadece bu dünya için yaşar. Ve kendisi gibi dünyaya

                       bağlanmış insanlar arasında 'sükse ve gösteriş yapmak', 'çok değerli görülen' ve
                       'insanlara saygı duymada en etkili kabul edilen' yöntemlerdir. Dolayısıyla küfre

                       kendini beğendirme kaygısıyla yaşayan münafığın da, mutlaka uygulaması gerekti-
                       ğine inandığı bir tavırdır. Allah Kuran'da, 'insanlara gösteriş yapmanın' münafıkların
                       önemli bir özelliği olduğunu şöyle haber vermiştir:

                           Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah'ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları alda-
                           tandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar

                           ve Allah'ı ancak çok az anarlar. (Nisa Suresi, 142)
                           Bir başka ayette ise Allah, "Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti. Sonra çalım
                       satarak yakınlarına gitmişti." (Kıyamet Suresi, 33) sözleriyle, 'sükseyi imanda,

                       Allah sevgisinde değil de, küfrün önem verdiği değerlerde arayan' bu gibi insanların
                       ahlakına dikkat çekmiştir.

                           Münafığın ahirete inancı ya çok zayıftır ya da hiç inanmıyordur. Dolayısıyla
                       da onun için yaşayacağına inandığı ve önem verdiği tek bir hayat vardır, o da 'dünya
                       hayatı'dır. Kendisi gibi, sadece dünya hayatının var olduğuna inanan inkarcı insanlar,

                       nasıl bu hayata şehvetle sarılmışlarsa, işte münafık da aynı 'tutku ve şehvetle hayata
                       sarılmıştır'. Ve dünya hayatına dair her konuda kendine yol gösterici olarak da,

                       küfürdeki, kendisiyle aynı görüşte olan insanları alır.
                           Müslümanlar dünya hayatındaki nimetleri Allah'ın kendilerine olan bir lütfu
                       olarak görür ve şükrederler. Allah'ın helal kıldığı her nimet, Müslümanlara sevinç




           196
   193   194   195   196   197   198   199   200   201   202   203