Page 203 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 203

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)






                 gerektiği inancındadır. Oysaki, küfrün takdiri yerine Allah'ın rızasını önemli
                 görmüş olsa, Allah onu hem dünyada hem ahirette değerli kılar ve tüm insanlara
                 da sevdirirdi. Ancak münafık seçimini küfürden yana yapmıştır, bu nedenle dünyada

                 da, ahirette de sonu hep aşağılanma olacaktır.



                     MÜNAFIK DÜNYANIN PEK ÇOK YER N  GEZMES YLE

                     SÜKSE YAPMAYA ÇALIŞIR

                     Bazen de münafık, yine küfrün dikkatini çekebilmek ve  onların gözünde iyi
                 bir yere gelebilmek için, onların önem verdiğini bildiği yabancı ülkelere gidip gezer.

                 Böylece ileride kendince, hemen her fırsatta "Ben şu yabancı ülkelere gittim, şura-
                 larda gezdim, şu insanlarla tanıştım, şu önemli görevlere geldim" gibi sözlerle
                 sükse yapabilecektir. Allah Kuran'ın "... Öyleyse onların şehirlerde dönüp dolaşması

                 seni aldatmasın." (Mümin Suresi, 4) ayetiyle, münafıkların bu özenti ruhu nedeniyle,
                 gösteriş ve hava atmak için şehir şehir gezmelerine işaret etmiş ve "seni aldatmasın"
                 sözleriyle de, bunun 'özenilecek bir durum olmadığını' hatırlatmıştır.

                     Bir başka ayette ise Allah, "İnkar edenlerin ülke ülke dönüp-dolaşmaları seni
                 aldatmasın." (Al-i İmran Suresi, 196) sözleriyle yine münafıkların 'dünyayı gezip

                 dolaşma' çabalarının, onlara bir kazanç sağlamadığına dikkat çekmiştir. Ancak
                 münafık bunu kendi adına çok büyük bir kar zanneder. Kendisi küfrün bu tür im-
                 kanlarına büyük bir hayranlık ve imrenme hissiyle yaklaştığı için, Müslümanların

                 da, 'dünyanın pek çok yerini gezip dolaşmış olmasından dolayı onu çok büyük
                 göreceklerini ve ona gıpta edeceklerini' sanır.

                     Bu nedenle münafık küfre yaranmak için yaşadığı bu özenti ruhunu, Müslü-
                 manlar arasında da 'üstünlük taslamak' için kullanır. "Ben New York'a gittim, şu
                 ünlü sokaktaki şu meşhur kafeye şu özel yiyecekten yedim. Sen de gidip gördün

                 mü bunları?" gibi konuşmalar yapar. Bu şekilde kendince Müslümanları beğenme-
                 diğini vurgular ve kendisini de yücelttiğini sanır. Oysaki bir yerleri gezip görmüş
                 olmak bir üstünlük konusu değildir. Müslüman da dünyanın dört bir yanına

                 gidip gezebilir, küfürden biri de. Zaten her insanı gezdiren yalnızca Allah'tır. Üs-
                 tünlük ancak kişinin Allah'a olan sevgisiyle, imanıyla ve Kuran ahlakını titizlikle
                 uygulamasıyla olabilir. Ama ölçüleri Kuran'a göre değil, küfri değerlere dayalı olan

                 münafık bu gerçekten gafil haldedir.
                     Ayrıca elbette ki dünyanın güzel yerlerini gezmek hoş bir nimettir. Bir Müs-

                 lüman da güzel olan her şeyi sever ve beğenir, imkan olduğunda dünyadaki nimet-
                 lerden istifade etmek ister. Ancak Müslümanlar, 'vakitlerini kendi eğlencelerine






                                                                                                             201
   198   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208