Page 204 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 204

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                       mi; yoksa dünyadaki zulmün ve sıkıntıların sona ermesine mi ayırmaları' konu-
                       sunda bir seçim yapmaları gerekse, elbette ki asla sadece kendi keyifleri için, boş
                       gezmeye vakit ayırmayı tercih etmezler. Mutlaka vicdanlarını kullanıp muhtaç in-

                       sanlara yardım etmekten yana tavır alırlar. İşte münafık da bunu bildiğinden, ken-
                       dince, 'Müslümanların vakit ayıramadığı birşeyi kendisinin yapabildiğini' vur-

                       gulayarak, Müslümanlar arasındaki zayıf imanlı kişileri olumsuz etkileyip yanlarına
                       çekebilmeyi amaçlar. Diğer yandan da, o zayıf aklıyla Müslümanlara "Siz gezemi-
                       yorsunuz, ama bakın ben dünyanın dört bir yanını geziyorum" diyerek onlara

                       sükse yapabileceğini sanır. Sırf bunun için gidip dünyanın bir ucundaki bir yerde
                       bir 'hatıra fotoğrafı' çektirip gelir ki, bununla kendince hem Müslümanlara hem

                       de küfürdeki yandaşlarına hava atıp itibar kazanabilsin. Ama hiçbir zaman için
                       gezmeye ayırdığı vakti, Allah'ı anlatmaya, Kuran okumaya, güzel ahlakı tebliğ
                       etmeye ayırmaz.

                           Eski devirlerde de bu münafık ahlakı tüm detaylarıyla benzer şekilde ortaya
                       çıkıyordu. Münafıklar yine, 'ülke ülke, şehir şehir dolaşmalarıyla' hem küfre, hem
                       yandaşlarına hem de Müslümanlara sükse yapmaya çalışıyorlardı. "Ben Fizan'a

                       kadar gittim, oraları çok iyi bilirim, hep gezip gördüğüm yerler" gibi sözler sarf
                       ederek kendilerince itibar kazanmaya çalışıyorlardı. Hatta kimileri bu durumlarıyla
                       övünebilmek için hatıralarını anlatan kitaplar bile yazıyorlardı.

                           İslam'a hizmete, acı ve sıkıntı çeken insanları zulümden kurtaracak çalışmalar
                       yapmaya, Kuran ahlakını insanlara öğretmeye vakit ayırmamayı kendilerince 'uya-

                       nıklık' olarak gören münafıklar, gezip tozmalarıyla övünür ve buna sevinirler. Müs-
                       lümanları, kendi ifadeleriyle 'enayi' gibi, kendilerini ise 'çok akıllı' görürler (Müs-
                       lümanları tenzih ederiz). Oysaki Müslümanların ne kadar karda, münafığın ise ne

                       kadar büyük bir zararda olduğunu Allah ona kısa bir süre sonra gösterecektir. Mü-
                       nafık ne kadar gayret ederse etsin, elde etmeye çalıştığı küfri itibarı ve süksesi

                       eninde sonunda mutlaka yerle bir olacaktır. Allah Kuran'da bunun onlar için sadece
                       'az bir yararlanma' olduğunu ve sonunda karşılaşacakları yerin mutlaka 'cehennem'
                       olduğunu bildirmiştir:

                           (Bu) Az bir yarar(lanma)dır. Sonra bunların barınma yerleri cehennemdir. Ne
                           kötü bir yataktır o! (Al-i İmran Suresi, 197)



                           MÜNAFIK 'K TAP YÜKLÜ EŞEK' G B D R

                           Münafıklar da, tüm yaratılmışlar gibi Allah'ın kontrolünde olan aciz varlıklardır.

                       Allah dilese, 'münafık' diye bir varlık yaratmaz ve Müslümanlar içerisinde böyle
                       bir fitne unsuru da olmazdı. Ama sonsuz aklın sahibi olan Allah, pek çok hayır ve




           202
   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209