Page 82 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 82

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                           Münafık diğer yandaşlarıyla bu şekilde işaretleşerek mesajlaşmadan önce, bazı
                       sinsice tespitler yapar. Öncelikle bulunduğu ortamda kimin sağlam karakterli ve
                       dindar olduğunu, kimin ise daha zayıf kişilikli ve daha yüzeysel bir imana sahip ol-

                       duğunu ustalıkla teşhis eder. Kendisi de hastalıklı olduğu için, başka kimin kalbinde
                       hastalık olduğunu görür. Sinsiliği, sadakatsizliği, gaddarlığı, suç işleme soğukkan-

                       lılığını, kısacası münafık alametlerini çok iyi bildiği için, başka bir münafığı da
                       hemen tanır. Ardından da söz konusu 'gizli ve şifreli işaretleşme yöntemlerini' de
                       bu kişilere karşı uygular. Şeytanın gizliden insanlara sokulması gibi, münafık da

                       gizliden gizliye zayıf imanlı, zayıf kişilikli, zayıf akıllı kişilere yanaşır. Önden bir
                       deneme yapar ve ortaya adeta bir yem atar. Örneğin Müslümanların en güvendikleri

                       kişilerden birine sinsice bir suçlama yapar. Eğer karşısındaki kişi buna tepki gös-
                       termez ve karşı çıkmazsa, münafık bu kişinin yemi yuttuğunu düşünür. Sonrasında
                       da ağını iyice sarmaya başlar ve bu kişilerle istediği gibi mimikleriyle, kaş-göz işa-

                       retleriyle gizli ve şifreli bir şekilde mesajlaşmaya başlar.
                           Ancak şunu asla unutmamak gerekir ki, münafık baştan yenilgiye uğramış
                       olarak yaratılmış bir varlıktır. Ne kadar çabalarsa çabasın; ne kadar gizli ve sinsi

                       yöntemler kullanırsa kullansın, münafığın sonu mutlaka hüsran olacaktır. Belki
                       küfürdeki dostlarıyla ya da münafık yandaşlarıyla bu şifreli mesajlarıyla ittifak
                       kurup 'geçici birkaç menfaat' elde edecektir. Ama kısa bir süre içinde elindeki her

                       şey tükenip yok olacaktır. Münafık mutlaka Allah'ın huzuruna tek ve yapayalnız
                       olarak çıkacak ve yaptıkları dolayısıyla hesaba çekilecektir. Ve ölümünden önce

                       tövbe edip bu sinsi ahlakından vazgeçmemiş ise, sonsuz bir azapla karşılaşacaktır.
                           Allah Hümeze Suresi'nin ilk ayetinde "Arkadan çekiştirip duran, kaş-göz ha-
                       reketleriyle alay eden her kişinin vay haline" sözleriyle, bu şeytani işaretleşmenin

                       çirkinliğine, bu kişilerin dünyada ve ahirette düşecekleri aşağılık konuma dikkat
                       çekmiştir.




                                                   ADNAN OKTAR: "Münafıkların kaşı, gözü, ağzı, burnu
                                                her yerleri oynar. Çok sinsidirler. "Doğrusu, 'suç ve günah
                                                işleyenler,' kimi iman edenlere gülüp geçerlerdi."
                                                (Mutaffifin Suresi, 29) Sinsice alay ediyorlar.  "Yanlarına
                                                vardıkları zaman, birbirlerine kaş-göz ederlerdi." (Mu-
                                                taffifin Suresi, 30) Yani işaretle konuşuyorlar; mesela Rumi-
                                                liğin işaretlerini kullanıyorlar veya resim sembolleriyle anla-
                                                şıyorlar. Mesela  'Açık kapı', 'Oradan kaç' anlamına
                                                geliyor. 'Açık kapı', 'Müslümanlıktan çık' anlamına ge-
                                                liyor. Münafıklar olarak kendi aralarında öyle haberleşme
                                                dilleri var." (A9 TV, 1 Haziran 2016)



            80
   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86   87