Page 84 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 84
M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI
Kuran'da "Arada bocalayıp dururlar. Ne onlarla, ne bunlarla…" (Nisa Suresi,
143) ayetiyle bildirildiği gibi, münafıklar ne inkar edenlerden ne de Müslümanlardan
yana bir tavır içindedirler. İnananlarla birlikte olmalarına rağmen, küfre karşı çok
daha derin bir özenti ve hayranlık duyarlar. Bu yüzden de mümkün olan her im-
kanda, onlarla olan yakınlıklarını artırmaya ve ilişkilerini daha da güçlendirmeye
çalışırlar.
Dolayısıyla münafıkların bu bakış açılarını bilen inkar edenlerin, kalpleri
iman ile küfür arasında gidip gelen bu kimselere yanaşmaları ve onları istedikleri
gibi yönlendirebilmeleri son derece kolay olur. Küfre hayranlık duyan münafıklar,
toplumda -kendi cahiliye kriterlerine göre- sükseli yerlere gelebilmiş kişilerle, az
da olsa bir yakınlık kurabilmek için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdırlar. Dünyaca
tanınan bir gazetenin bir köşe yazarı, ünlü bir TV kanalında program yapımcısı,
adı duyulmuş bir siyasi-analist, önde gelen bir düşünce kuruluşunun yöneticisi
veya önemli bir vakfın kurucusu konumundaki insanlarla sadece tanışabilme
ya da onlara kendi isimlerini duyurabilme ihtimali bile, münafık karakterli in-
sanlarda büyük bir heyecan yaratır. Onlarla sadece birkaç kelime olsun konuşa-
bilmek ve dikkatlerini çekip beğenilerini kazanabilmek için, kendilerini önemli,
yetenekli ve söz sahibi biriymiş gibi tanıtmaya çalışırlar. İleride bir gün bu insan-
ların sahip olduğu makam, mevki ve itibar gibi imkanlardan, bir ihtimal dahi
olsa istifade edebilme umudu içerisindedirler. Belki bir gün onların da ünlü bir
dergi ya da gazetede köşe yazısı çıkabilecek, belki ünlü ve yabancı bir TV kana-
lında kısa da olsa bir görünüp birkaç kelime edebilme imkanı yakalayabilecek-
lerdir. Böyle fırsatları kullanabilmek, münafıklar için dünyadaki her şeye bedeldir.
İşte münafık karakterli insanlardaki bu zaafı çok iyi bilen inkarcı odaklar da,
'içlerinde amansız bir yabancı hayranlığı besleyen, yükselme hırsı ve şöhret tut-
kusu içinde olan bu insanları tek tek tespit ederler'. Zaaflarından en iyi şekilde
yararlanıp onlara 'en cazip tekliflerle' yaklaşırlar. Sağladıkları küçük menfaatlerle
çok inandırıcı bir zemin oluşturur ve sonuçta da onları kendilerine en iyi şekilde
hizmet edecek, istedikleri her şeyi yapabilecek hale getirirler. Kısa zaman içeri-
sinde bu insanlar, birlikte oldukları Müslümanlara, en yakın arkadaşlarına, ai-
lelerine ve hatta kendi milletlerine, devletlerine dahi, en kalleş şekilde ihanet
edebilecek; en düşmanca üsluplarla konuşup yazılar yazabilecek bir çizgiye ge-
lirler.
İşte Müslüman toplumları dağıtıp etkisiz hale getirmeyi amaçlayan şeytani
odaklar için, küfre derin bir hayranlık duyan münafık karakterli bu insanlar bu-
lunmaz birer fırsattır. Onların bu zaaflarını kullanarak, onları 'birer piyon gibi
82