Page 83 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 83
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
ADNAN OKTAR: "Münafık, yazılarında, konuşmala-
rında hep gizli mesajlar verir. Münafığın dili çok gizlidir.
Münafık mesela kaş-göz hareketleriyle de konuşur.
Bir toplulukta bir kaş hareketi veya bir göz hareketi yapar;
eğer karşısındaki de münafıksa onun mesajını alır. Kuran'da
belirtiliyor, 'kaş-göz işaretleriyle, çeşitli mimiklerle an-
laşıyorlar'. İşte bu onların gizli ve şifreli konuşacakları-
nın işareti. Konuşmaları çok gizli ve sinsi olur. O konuşma-
sından onun bütün pis ahlakı, kini ve nefreti anlaşılır. Mesela
Peygambere düşmandır, Müslümanların sevdiği insanlara
d
r
A
n
e
m
a
d
a
n
a
ğ
n
d
ü
ş
düşmandır. Ağzından adeta lağım akar. Çok kin doludur, nefret doludur. Hemen ora-
d
dan anlarsın. Münafıkların küfürle saatler süren, çok uzun ve gizli, sayfalarca
yazışmaları olur. Bakın, kendi aralarındaki bu gizli yazışmalarında tek kelime
Allah'tan bahsetmezler. Millet uyurken onlar saatlerce yazışırlar. Tenhalarda,
sessizlerde böyle yarasa gibidirler, karanlıklar içinde uçan yarasa gibi. Kime
ne zaman yapışacağı da belli olmaz münafıkların." (A9 TV, 24 Ocak 2016)
MÜNAFIĞIN KÜFÜRLE K RL TT FAKI: AJANLIK VE CASUSLUK
Münafıklar, inkar edenlere hayranlık duydukları ve onlar arasında yer edinmeye
çalıştıkları için, onların dostluğunu kazanabilmek uğruna gereken her şeyi yapmaya
hazırdırlar. İşte gözlerinde büyüttükleri bu insanların güvenlerini kazanıp onların
dünyalarında iyi bir yere gelebilmek için başvurdukları en kirli yöntemlerden biri
de, "Müslümanlar aleyhinde ajanlık ve casusluk faaliyetleri" yapmalarıdır.
Tarih boyunca Müslüman devletler üzerinde oynanan oyunlarda, kimi dev-
letlerin yıkılmasında, zayıflatılmasında ya da kargaşaya sürüklenmesinde de
yine hep, bu toplumlar içerisinde sinsice faaliyet gösteren münafıklar rol almıştır.
Kendilerini Müslümanların safındaymış gibi tanıtan bu ikiyüzlü insanlar, inananlar
aleyhinde yıkıcı eylemler yapmak isteyen inkarcılara her türlü desteği sağlamışlardır.
Münafıklar tüm bu istihbarat faaliyetlerini adeta şeytani bir dürtüyle gerçek-
leştirmişlerdir. Ruhlarındaki dünya hırsını, küfre olan hayranlıklarını ve insanların
gözüne girebilme arzusunu gören şeytan, münafıklarla adeta derin bir transa geçer.
Ve şeytanın ilhamıyla münafıklar, artık küfre istihbarat sağlamayı kendilerince
'kutsal bir görev' olarak görmeye başlarlar. Müslümanlardan gizli ve sinsice bir
şeyler yapmanın ve bunun sonucunda da gizli menfaatler elde edebileceklerini um-
manın verdiği heyecan, münafığın ruhunda şeytani bir haz oluşturur.
81