Page 91 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 91

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)






                     Neccaroğulları'ndan olduğu bildirilen bu münafık, Kuran'ın bazı uzun sure-
                 lerini de ezberden bilen, kültürlü ve bilgili bir kişiydi. Peygamberimiz (sav)'in
                 yanında vahiy katipliği yapıyor ve 'Peygamberimiz (sav)'i çok sevdiğini söyleyerek'

                 gece gündüz yanından hiç ayrılmıyordu. Böylece, tüm Müslümanlara da kendisini,
                 Peygamberimiz (sav)'e 'çok sadık, ona çok yakın olan biri' olarak tanıtıyordu. Ger-

                 çekte azılı bir münafık olan bu şahıs, Peygamberimiz (sav)'e "Ya Resulullah (sav),
                 sana ne zaman vahiy geleceğini bilmiyorum, o yüzden senin yanından hiç ayrıl-
                 mak istemiyorum" diyordu. Öyle ki belki de uzaktan bakanlar, bu kişinin Pey-

                 gamberimiz (sav)'e 'güçlü bir sevgi ve bağlılık duyduğunu' düşünüyorlardı. Ancak
                 bir an bile ayrılmaksızın Resulullah (sav)'in yanında olmaya çalışan bu vahiy kati-

                 binin amacı kesinlikle 'sevgi değil', kendince Peygamber (sav) aleyhinde kullana-
                 bileceği 'istihbarat elde edebilmek'ti.
                     Peygamber (sav)'e ne kadar yakın olabilirse, o kadar fazla olaya şahit olaca-

                 ğını ve küfürdeki dostlarına o kadar çok istihbarat toplayabileceğini umuyordu.
                 (Peygamberimiz (sav)'i tenzih ederiz.) Kendince Hz. Muhammed (sav)'in, 'güya
                 Peygamber olmadığını ispat edecek bir delil, insani bir hata, bir yanlışlık' arı-

                 yordu.
                     Ancak elbette ki Allah diğer tüm münafık güruhunda olduğu gibi, bu alçak
                 karakterli insanı da başarılı kılmamıştır. Allah, tüm Müslümanlar için bir rahmet

                 olarak yarattığı Peygamberimiz (sav)'i bu sinsi insanların fitnelerinden koru-
                 muştur.

                     Bu kişi, daha sonra Peygamberimiz (sav)'in yanından kaçıp inkar edenlerin
                 yanına sığındığında, dönemin ileri gelenleri, onu konum itibariyle çok önemli biri
                 olarak gördüler ve ona sahip çıktılar. Peygamberimiz (sav)'in yanında vahiy katipliği

                 yapmış olmasıyla küfürde kendine 'şeytani bir sükse ve prestij' elde etti. Müslü-
                 manlar aleyhinde konuştuğu; orada duyduklarını, gördüklerini anlattığı için, ayrıca

                 inkarcılardan 'maddi manevi kazanç da sağladı'. İnkarcı dostları ona her türlü
                 desteği ve imkanı verdiler. Ancak sözde vahiy katibi olan bu münafık, oynadığı
                 şeytani oyun ile küfürden yalnızca çok kısa bir süre için yararlanabildi. Ölüm

                 ile birlikte kazandığı tüm menfaatler elinden gitti. Geriye sadece, yaptığı kötü-
                 lükler dolayısıyla ahirette yaşayacağı sonsuz azap kaldı.

















                                                                                                             89
   86   87   88   89   90   91   92   93   94   95   96