Page 23 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 23
BİRİNCİ MAKALE 25
H â t i m e
İhsan-ı İlahîden fazla ihsan, ihsan değildir. Bir Dane-i
Hakikat bir harman hayalâta müreccahtır. İhsan-ı İlahî ile tavsifte
kanaat etmek Farzdır. Cem'iyete dâhil olan, cem'iyetin nizamını ihlâl
etmemek gerektir. Bir şeyin şerefi neslinde değildir, zâtındadır. Bir
şeyin aslını gösteren semeresidir. Birinin malına başka mal velev
kıymetli de olsa karışırsa, malını kıymetsiz ettiği gibi, haczetmesine
dahi sebeb olur. Şimdi bu noktalara istinaden derim ki: Tergib veya
terhib için avamperestane tervic ve teşvik ile bazı Ehadîs-i mevzuayı
İbn-i Abbas gibi zâtlara isnad etmek büyük bir cehalettir. Evet Hak
müstağnidir. Hakikat ise, zengindir. Tenvir-i Kulûba ziyaları kâfidir.
Müfessir-i Kur'an olan Ehadîs-i Sahiha bize kifayet eder. Ve
mantığın mizanıyla tartılmış olan Tevarih-i Sahihaya kanaat ederiz.
Beşinci Mukaddeme
Mecaz, İlmin elinden cehlin eline düşse Hakikate inkılab
eder, hurafata kapı açar. Şöyle ki: Mecazat ve teşbihat, ne vakit
cehlin yesar-ı muzlimanesi, İlmin Yemin-i Nuranîsinden kaçırıp
gasbetse veyahut mecaz ile teşbih bir uzun ömür sürseler, Hakikate
inkılab ederek taravet ve zülâlinden boş olup, şarab iken serab ve
nazenin ve hasna iken acuze-i şemtâ ve kocakarı olur. Evet mecaz
şeffafiyetiyle Şu'le-i Hakikat ondan telemmu' eder. Fakat Hakikata
inkılabıyla kesif olup, Hakikat-ı Asliyeyi münkesif eder. Lâkin bu
tahavvül bir Kanun-u Fıtrîdir.