Page 26 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 26
28 MUHÂKEMAT
Altıncı Mukaddeme
Meselâ: Tefsirde mezkûr olan herbir emir, Tefsirden olmak
lâzım gelmez. İlim İlme kuvvet verir. Tahakküm etmemek
şarttır. Şöyle müsellemattandır ki: Hendese gibi bir san'atta mahir
olan zât, tıb gibi başka san'atta âmi ve tufeylî ve dahîl olabilir. Ve
kavaid-i usûliyedendir ki: Fakîh olmayan, velev ki Usûl-ül Fıkıhta
Müçtehid olsa, İcma-ı Fukahada muteber değildir. Zira o, onlara
nisbeten âmidir.
Hem de hakaik-i tarihiyedendir ki: Bir şahıs çok fenlerde
meleke sahibi ve mütehassıs olamaz. Ancak ferîd bir adam, dört
veya beş fenlerde mütehassıs olabilir. Umuma el atmak, umumu
terk etmek demektir. Bir fende meleke, o fennin Suret-i Hakikiye-
sidir. Onunla temessül etmek gerektir. Zira bir fende mütehassıs ve
malûmat-ı sairesini mütemmime ve meded verici etmez ise
malûmat-ı perişanından bir suret-i acibe temessül edecektir.
Tenvir için bir latife-i faraziyedir:
Nasılki başka Âlemden bu küreye gelen tasvirci bir nakkaş
farz olunsa; halbuki ne insanı ve ne insanın gayrısı, tam suretini
görmemiş belki herbirisinden bazı a'zasını görmekle insanın tasviri
veyahut gördüğü eşyanın umumundan bir sureti tasvir etmek isterse;
meselâ: İnsandan gördüğü bir el, bir ayak, bir göz, bir kulak, yarı
yüz ve burun ve imame gibi şeylerin terkibiyle bir insanın timsali;
yahut nazarına tesadüf eden atın kuyruğu, devenin boynunu; insanın
yüzünü, arslanın başı bir hayvanın sureti yapsa; nasılki imtizac-
sızlıkla kabil-i hayat olmadığı için şerait-i hayat böyle u'cubelere
müsaid