Page 25 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 25

BİRİNCİ MAKALE                                                                                             27



                                      H â t i m e


                   Mana-yı  Hakikînin  bir  sikkesi  olmak  gerektir.  O  sikkeyi
            teşhis  eden,  Makasıd-ı  Şeriatın  müvazenesinden  hasıl  olan  hüsn-ü
            mücerreddir.  Mecazın  cevazı  ise,  Belâgatın  şeraiti  tahtında  olmak
            gerektir. Yoksa mecazı Hakikat ve Hakikatı mecaz suretiyle görmek,
            göstermek; cehlin istibdadına kuvvet vermektir. Evet herşeyi zahire
            hamlettire  ettire  nihayet  zahiriyyun  meslek-i  müteassifesini  tevlid
            etmek  şanında  olan  meyl-üt  tefrit  ne  derecede  muzır  ise  öyle  de

            herşeye  mecaz  nazarıyla  baktıra  baktıra  nihayette  bâtıniyyunun
            mezheb-i bâtılasını intac etmek şe'ninde olan hubb-u ifrat dahi çok
            derece daha muzırdır.

                   Hadd-i  evsatı  gösterecek,  ifrat  ve  tefriti  kıracak  yalnız
            Felsefe-i  Şeriatla  Belâgat  ve  Mantık  ile  Hikmettir.  Evet  Hikmet
            derim,  çünki  Hayr-ı  Kesîrdir.  Şerri  vardır;  fakat  cüz'îdir.  Usûl-ü
            müsellemedendir  ki:  Şerr-i  cüz'î  için  Hayr-ı  Kesîri  tazammun
            eden  Emri  terk  etmek,  şerr-i  kesîri  işlemek  demektir.
            Ehvenüşşerri  ihtiyar  elzemdir.  Evet  eski  hikmetin  hayrı  az,
            hurafatı  çok,  ezhan  istidadsız,  efkâr  taklid  ile  mukayyed,  cehl
            avamda  hükümferma  olduklarından  selef  bir  derece  Hikmetten

            nehyettiler.  Fakat  şimdiki  Hikmet  ona  nisbeten  maddî  cihetinde
            hayrı çok, yalanı az; efkâr dahi hür, marifet hükümfermadır. Zâten
            her zamanın bir hükmü olmak gerektir.



                                           * * *
   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30