Page 44 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 44

46                                                                                                    MUHÂKEMAT



           mütehayyelatından tecerrüd edip Hakikat-ı Mahza ve mücerredat-ı
           sırfeyi  çıplak  olarak  göremezler.  Fakat  görmekleri  temin  edecek
           yalnız  zihinlerinin  te'nisi  için,  me'luf  olan  ziyy  ve  libas  ile
           mücerredat arz-ı endam etmektir. Tâ mücerredatı, suver-i hayaliye
           arkasında temaşa etmekle görüp tanısın. Öyle ise Hakikat-ı Mahza,
           me'luflerini giyecektir. Fakat surete hasr-ı nazar etmemek gerektir.
           Bu Sırra binaendir: Esalîb-i Arabda ukûl-ü beşere olan Tenezzülât-ı

           İlahiye tabir olunan Müraat-ı Efham ve Mümaşat-ı Ezhan, Kur'an-ı

                                                       ِ
           Mu'ciz-ül Beyan'da  cereyan  etti.  Ezcümle:  شرعْلا  َلٰع ىوتساف   ve
                                                                        َ
                                                                   ٰ َ
                                                               َ
                                                         ْ َ
                                                                      ْ
                       ِ
             ِ

            م
             يُّ
                                            َٓ
                 ديَا  قوف   للّا  دي      ve        كبر ءاج     ve     emsali . . .     Hem   de
                        ٰ َ
            ْ
                           ُ َ
                                       َ ه َ َ َ
                   َ ْ
                ْ
            ٍ ِ
             ةئمح ٍيع      ف     )سمشلا( برغت      ve       eşbahı  . . .        Hem       de
                                    ُ ُ ْ َ
                           ُ ْ ّ
                   ْ َ
             َ َ
                         ى
              رقتسمل ِ   رجت  سمَّشلا و   ve   nezairi   bu   üslûba   birer  mecradır.
            ٍ
                        ْ َ
              َ َ
                                   َ
             ّ  ْ ُ         ُ ْ
                                  ِ
                            ِ
            ِ
             هيف  بير لا باتكلا كل   ذ
                     َ
                                   ٰ َ
                           َ ْ
                َ ْ َ
                        ُ

                                     H â t i m e

                  Sa'b  olan  bir  kelâmın  iğlak  ve  işkali,  ya  lafız  ve  üslûbun
           perişanlığından  neş'et  eder  -bu  kısım  Kur'an-ı  Vâzıh-ul  Beyan'a
           yanaşmamıştır-  veyahut  mananın  dakik,  derin  veyahut  kıymetdar
           veyahut gayr-ı me'luf, gayr-ı mebzul olduğundan güya fehme karşı
           nazlanmak ve şevki arttırmak için kendini göstermemek ve kıymet
           ve  ehemmiyet  vermek  ister;  Müşkilât-ı Kur'aniye  bu kısımdandır.
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49