Page 50 - Risale-i Nur - Muhakemat
P. 50
52 MUHÂKEMAT
Halbuki böyle itikad; Sırr-ı Hikmet-i İlahiyeden ve Hilkat-ı Âlemde
cârî olan Kavanin-i İlahiyeye Peygamberlerin teslim ve
ittibalarından gaflet, pek büyük bir gafletin neticesidir. Evet
Peygamberimizin herbir Hal ve Hareketi, Sıdkına delalet ve Hakka
temessüküne şehadet etmekle beraber, Peygamber de Âdâtullaha
ittiba' ve inkıyad ediyor. Makale-i Sâlise'de bu Sırra tenbih
edilecektir.
Hem de Hârikulâdenin izharı Tasdik-ı Nübüvvet içindir.
Tasdik ise, zahir olan Mu'cizatıyla, ekmel-i vech ile hasıl olabilir.
Eğer hacetten fazla hârika olsa, ya abestir veya Sırr-ı Teklife müna-
fîdir. Zira Teklif, nazarî olan şeyde bir imtihandır. Bedihiyat veya
bedahete yakın olan şeylerde edna, a'lâ ile müsavi olabilir. Veyahut
Cereyan-ı Hikmetin Sırrına Teslim ve İtaate muhaliftir. Halbuki
Peygamberler herkesten ziyade Ubudiyet ve Teslime mükelleftirler.
Ey şu perişan Sözlerime nazar eden Talib-i Hak! Senin
mahiyetinde ekilmiş olan müyulat, şu Oniki Mukaddime'de sükû-
nuyla beraber cereyan eden Şems-i Hakikatın ziyasıyla, neşv ü nema
bulup çiçekler açacaktır...
H â t i m e
Seyyid olmayan Seyyidim ve Seyyid olan değilim diyenler,
ikisi de günahkâr ve duhûl ile huruc haram oldukları gibi.. Hadîs ve
Kur'an'da dahi, ziyade veya noksan etmek memnu'dur. Fakat ziyade
etmek, Nizamı bozduğu ve vehme kapı açtığı için daha zararlıdır.
Noksana, cehil bir derece özür olur. Fakat ziyade etmek, İlim ile
olur. Âlim olan mazur değildir. Kezalik Dinden bir şeyi fasl veya
olmayanı vasletmek, ikisi de caiz değildir.