Page 157 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 157
MU’CİZAT-I AHMEDİYYE 159
Süraka isminde gayet cesur bir adamı gönderdiler; tâ takib edib, onları
öldürmeye çalışsın. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, Ebu Bekir-i
Sıddık ile beraber gârdan çıkıp giderken gördüler ki, Süraka geliyor. Ebu
Bekir-i Sıddık telaş etti. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm mağarada
dediği gibi انعم َ للّا ن ِ ا نزحت َه dedi. Süraka'ya bir baktı, Süraka'nın
َ
ى ٍ َ
َ َ
ْ َ ْ
atının ayakları yere saplandı kaldı. Tekrar kurtuldu, yine takib etti. Tekrar
atının ayaklarının saplandığı yerden duman gibi birşey çıkıyordu. O vakit
anladı ki: Ne onun elinden ve ne de kimsenin elinden gelmez ki, Ona
ilişsin. "نامٰ ْ هَا !" dedi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm aman verdi.
َ
Fakat dedi: "Git öyle yap ki, başkası gelmesin!"
Şu hâdise münasebetiyle bunu da beyan ederiz ki: Sahih bir surette
haber veriyorlar: Bir çoban, onları gördükten sonra kureyş'e haber vermek
için Mekke'ye gitmiş. Mekke'ye dâhil olduğu vakit, ne için geldiğini
unutmuş. Ne kadar çalışmış ise, hatırına getirememiş. Mecbur olmuş
dönmüş. Sonra anlamış ki, ona unutturulmuş.
Üçüncü Hâdise: Gazve-i Gatafan ve Enmar'da müteaddid tarîklerle
Eimme-i Hadîs haber veriyorlar ki: Gavres isminde cesur bir kabile reisi,
kimse görmeden tam Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın başı üzerine
gelerek, yalın kılınç elinde olduğu halde, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm'a dedi: "Kim seni benden kurtaracak?" Demiş: "Allah!" Sonra
ِ
ِ
böyle Dua etti: تئ ِ َ ِ ب م ا ش هينفْك ا مهٍللَا Birden o Gavres, iki omuzu
ى
َ ْ
ُ
ortasına gaibden bir darbe yer; o kılınç elinden düşer, yere yuvarlanır.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm kılıncı Eline alır, "Şimdi seni kim
kurtaracak?" der, sonra afveder. O adam gider taifesine. O pek cür'etkâr,
cesur adama herkes hayrette kalır. "Ne oldu sana, ne için bir şey
yapamadın?" dediler. O dedi: "Hâdise böyle oldu. Ben şimdi, insanların
en iyisinin yanından geliyorum."
Hem şu hâdise gibi, Gazve-i Bedir'de bir münafık, Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm'ı bir gaflet vaktinde kimse görmeden, tam arka-
sından kılınç kaldırıp vururken, birden Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâm bakmış. O titreyip, kılınç elinden yere düşmüş.
Dördüncü Hâdise: Manevî tevatüre yakın bir şöhretle ve ekser Ehl-i
Tefsirin