Page 154 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 154

156                                                                                                              MEKTUBÂT

                                                      ِ
                                              ِ
          etrafında kadınlar ağlarken birden  اوتصن   َا اوتص ْ ُ    َا   ن  "Susunuz!" dedi. Sonra
                                            ُ ْ
                          ِ
          fasih bir lisanla:   للّا  و   َل      سر    ي ا     كي   َلع     َو   م    سلَا   ِ   للّا  لوس  ر    د   محم diyerek bir
                           ٍ
                                                      ٍ
                                                         ُ
                                        َ َ َ
                                                               ٌ َ
                                                                ى َ ُ
                                                 ى ُ َ ْ
                                 ُ
                                                            ُ
          mikdar konuştu. Sonra baktık ki, cansız vefat etmiş.

                 İşte cansız cenazeler Onun Risaletini tasdik etse; canlı olanlar
          tasdik etmese.. elbette o cani canlılar, cansızlardan daha cansız ve ölü-
          lerden daha ölüdürler.

                 Amma  Melaikelerin,  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'a
          Hizmeti ve görünmesi ve cinnîlerin Ona Îman ve İtaati, mütevatirdir. Nass-
          ı  Kur'an  ve  çok  Âyâtla  musarrahtır.  Gazve-i  Bedir'de  beşbin  Melaike,  -
          Nass-ı Kur'an ile- önde, Sahabeler gibi Ona Hizmet edib, asker olmuşlar.
          Hattâ o Melekler, Melaikeler içinde, Ashab-ı Bedir gibi şeref kazanmışlar.
          Şu mes'elede iki cihet var:

                 Birisi:  Cinn  ve  Melaikenin  taifeleri,  hayvan  ve  insanın  taifeleri
          gibi,  vücudları  kat'î  ve  bizimle  münasebetdar  olduğu,  Yirmidokuzuncu
          Söz'de  iki  kerre  iki  dört  eder  derecesinde  bir  kat'iyyetle  isbat  etmişiz.
          Onların isbatını, o Söz'e havale ederiz.

                 İkinci  cihet:  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'ın  Şerefiyle,
          Eser-i  Mu’cizesi  olarak,  Efrad-ı  Ümmeti  onları  görmek  ve  konuşmaktır.
          İşte  başta  Buharî  ve  İmam-ı  Müslim,  Eimme-i  Hadîs  müttefikan  haber
          veriyorlar ki: Bir defa Melek yani Hazret-i Cebrail, beyaz libaslı bir insan
          suretinde gelmiş. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Sahabeler içinde
          otururken, yanına gitmiş, demiş:


             سح ِ   ه   ْا امو نامي   هْا   ا    مو    م   ُ َ    َوس ِ   هْا ا   م Yani: "İman, İslâm, İhsan nedir?
            ا

          ن
                                  َ
           ُ
                     َ َ ُ َ
                                              َ
             َ ْ
                                        ْ
          Tarif  et."  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm  tarif  etmiş.  Oradaki
          Cemaat-ı  Sahabe  hem  Ders  almış,  hem  de  O  Zâtı  iyi  görmüşler.  O  Zât
          misafir  gibi  görünürken,  üstünde  alâmet-i  sefer  eseri  hiç  yoktu.  Kalktı,
          birden kayboldu. O vakit Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Ferman
          etmiş  ki:  "Size  Ders  vermek  için  Cebrail  böyle  yaptı."  Hem  Haber-i
          Sahih  ile  ve  Haber-i  Kat'î  ile  ve  manevî  tevatür  derecesinde,  Eimme-i
          Hadîs haber veriyorlar ki: "Hazret-i Cebrail'i çok defa, hüsn ü cemâl sahibi
          olan  Dıhye  suretinde,  Resul-i  Ekrem  Aleyhissalâtü  Vesselâm'ın  yanında
          Sahabeler görüyorlardı. Ezcümle, Hazret-i Ömer ve İbn-i Abbas ve Üsame
          İbn-i Zeyd  ve   Hâris   ve   Âişe-i Sıddıka   ve   Ümm-ü Seleme,   kat'iyyen
   149   150   151   152   153   154   155   156   157   158   159