Page 150 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 150
152 MEKTUBÂT
Öyle de: Hayvanat taifesi, ölüler taifesi, cinler taifesi, Melaikeler taifesi O
Zât-ı Mübarek'i tanıyorlar ve Nübüvvetini tasdik ediyorlar ki; onlar, Onu
tanıdıklarını, herbir taifesi, bazı Mu’cizatını göstermekle gösteriyorlar ve
Nübüvvetinin tasdikini ilân ediyorlar. Şu Onbeşinci İşaret'in üç şubesi var:
B i r i n c i Ş u b e s i : Hayvanat cinsi, Resul-i Ekrem
Aleyhissalâtü Vesselâm'ı tanıyorlar ve Mu’cizatını da izhar ediyorlar. Şu
şubenin çok misalleri var. Biz yalnız burada, meşhur ve manevî tevatür
derecesinde kat'î olmuş veya Muhakkikîn-i Eimmenin makbulü olmuş veya
Ümmet telakki-i bilkabul etmiş olan bir kısım Hâdiseleri, nümune olarak
zikredeceğiz:
Birinci Hâdise: Manevî tevatür derecesinde bir şöhretle, Resul-i
Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Ebu Bekir-is Sıddık ile, küffarın takibinden
kurtulmak için tahassun ettikleri Gâr-ı Hira'nın kapısında, iki nöbetçi gibi
iki güvercin gelip beklemeleri ve örümcek dahi perdedar gibi, hârika bir
tarzda, kalın bir ağ ile mağara kapısını örtmesidir. Hattâ rüesa-yı
kureyş'ten, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Eli ile Gazve-i
Bedir'de öldürülen übeyy ibn-i halef mağaraya bakmış. Arkadaşları
demişler: "Mağaraya girelim." O demiş: "Nasıl girelim? Burada bir ağ
görüyorum ki, Hazret-i Muhammed tevellüd etmeden bu ağ yapılmış
gibidir. Bu iki güvercin işte orada duruyor, adam olsa orada dururlar mı?"
İşte bunun gibi, mübarek güvercin taifesi, Feth-i Mekke'de dahi Resul-i
Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın başı üzerinde gölge yaptıklarını, İmam-ı
Celil İbn-i Veheb naklediyor. Hem Nakl-i Sahih ile Hazret-i Âişe-i Sıddıka
haber veriyor ki: Güvercin gibi, Dâcin denilen bir kuş hanemizde vardı.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hazır olsa idi hiç debelenmezdi,
sükûtla dururdu. Ne vakit Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm çıksa idi,
o kuş başlardı harekete; giderdi gelirdi.. hiç durmuyordu. Demek o kuş,
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı dinliyordu, huzurunda temkin ile
sükût ederdi.
İkinci Hâdise: Beş-altı tarîkle manevî bir tevatür hükmünü almış
kurd hâdisesidir ki; bu kıssa-i acibe çok tarîklerle meşhur Sahabelerden
nakledilmiş. Ezcümle: Ebu Said-il Hudrî ve Seleme İbn-il Ekva' ve İbn-i
Ebî Veheb ve Ebu Hüreyre ve bir vak'a sahibi çoban (Uhban) gibi
müteaddid tarîklerle haber veriyorlar ki: Bir kurd, keçilerden birisini
tutmuş; çoban, kurdun elinden kurtarmış. Zi'b demiş: "Allah'tan
korkmadın, benim Rızkımı elimden aldın." Çoban demiş: "Acaib, zi'b
konuşur mu?" Zi'b ona demiş: "Acib senin halindedir ki, bu yerin arka
tarafında bir Zât var ki; sizi Cennet'e davet ediyor, Peygamberdir,
Onu tanımıyorsunuz!?" Bütün tarîkler kurdun konuşmasında müttefik