Page 145 - Risale-i Nur - Mektubat
P. 145
MU’CİZAT-I AHMEDİYYE 147
şevketi kalmadı. Fakat Kayser ve sair melikler, Name-i Nebeviyeye hürmet
ettikleri için, mahvolmadılar.
İ k i n c i s i : Tevatüre yakın meşhurdur ve Âyât-ı Kur'aniye işaret
ediyor ki: Bidayet-i İslâmda Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
Mescid-ül Haram'da Namaz kılarken; rüesa-yı kureyş toplandılar, Ona
karşı gayet bed bir muamele ettiler. O da, o vakit onlara Beddua etti. İbn-i
Mes'ud der ki: Kasem ederim, o bed muameleyi yapan ve Onun
Bedduasına mazhar olanların, Gazve-i Bedir'de birer birer lâşelerini
gördüm.
Ü ç ü n c ü s ü : Mudariye denilen Arabın büyük bir kabilesi,
Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ı tekzib ettikleri için, onlara kaht ile
Beddua etti. Yağmur kesildi, kaht ve galâ başgösterdi. Sonra Mudariye
kavminden olan Kabile-i Kureyş, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a
iltimas ettiler. Dua etti; yağmur geldi, kahtlık kalktı. Bu vakıa tevatür
derecesinde meşhurdur.
Beşinci Misal:Hususî adamlara Bedduasının dehşetli kabulüdür.
Bunun çok misalleri var. Kat'î üç misali nümune olarak beyan ederiz:
Birincisi: Utbe ibn-i ebî leheb hakkında şöyle Beddua etti:
ا ا
َوك نم ب ك ِ ِ ْ ِ بْلَك ِ هيَلع ِ ِّ َ ى مه س ل ْ ط ُ َا ٍلل Yani: "Yâ Rab!. Ona bir itini musallat
َ
ْ َ
et." Sonra utbe sefere giderken, bir arslan gelip, kafile içinde onu arayıp
bulmuş, parçalamış. Şu vakıa meşhurdur. Eimme-i Hadîs, nakl ve tashih
etmişler.
İkincisi: Muhallim ibn-i cüsame'dir ki, Âmir İbn-i Azbat'ı gadr ile
katletmişti. Halbuki Âmir'i Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm onu
Cihad ve Harb için Kumandan edib, bir bölük ile göndermişti... muhallim
de beraberdi. Bu gadrin haberi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a
ِ
yetiştiği vakit hiddet etmiş. حململ َ ِّ ر ِ ِ ف غت َه مهٍلل َا diye Beddua buyurmuş.
ْ َ
ى
ْ ُ
ُ
Yedi gün sonra o muhallim öldü. Kabre koydular, kabir dışarıya attı. Kaç
defa koydularsa yer kabul etmedi. Sonra mecbur oldular; iki taş ortasında
muhkemce bir duvar yapılmış, o surette yer altında setredilmiş.
Üçüncüsü: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm görüyordu bir
adam sol eliyle yemek yer. Ferman etmiş: ني ك مي ِ ِ ب لُك " Sağ
ْ
َ
َ